Ahlaki Çürümüşlük ve Toplumsal Yok Oluşun Temel Nedenleri

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi
İnsan denen canlının ahlaki kültür temeli m.ö. 65 bin yıllarından itibaren Çok Tanrılı, (Poloteist) Çift Tanrılı, (Düalist) Tek Tanrılı, (Monoteist) ve Kapitalist Seküler düşünceler tarafından oluşturuldu. Bu düşünceler içerisinde hangisinin, daha çok egoist maddi görgüsüzlüğü yücelttiği derince incelenip anlaşılmadan, kimin ahlaklı, ahlaksız olduğu asla anlaşılamaz.

 
Pozitif etik bilim ve mantık ölçülerinin dışında, ağırlıklı olarak metafizik duygu, düşünceye dayanan ahlak yapıları, her zaman ahlaksızlığa daha meyillidir. Çünkü insanlar gerçek bilim ve ahlak kurallarına göre eğitilmediği sürece, hayvanlarda olduğu gibi her birey doğuştan var olan süperegoist hayvani güdülerindeki doyumsuzluk, bencillik, kıskançlık, kariyerist ve  kompleksle hareket eder. İstisna birey ve toplulukların dışında mevcut devletler, insanları sıraladığım bu hayvani özelliklere göre eğitip kültür sahibi yaptıklarından, tüm ilişkilerde ahlaksızlık kesinlikle yüksek derededir. Toplum ve devletlere hakim olan anlayışlar, farklı düşünüp yaşamak isteyen herkesi ahlakı zayıf kişiler şeklinde gösterirken, kendilerini sütten çıkmış ak kaşık sayar.  Bitkisel ve hayvan karakterli insanlarda bunların arkasından gitmeyi, büyük bir inanç ve vatan severlik görürler.
 
Ego ve ukalalık güdüsünden kaynaklı herkes kendini daha ahlaklı ve adaletli görürken, kimin gerçekten ahlaklı, kimin ahlaksız olduğunu daha net anlayabilmek için bireyleri eğiten, yöneten devletlerin nelere, nasıl tapındıkları ve bunları, yüce değerler olarak insanlara nasıl empoze ettiklerine bakmak, bizlere yeterince kaynaklık ediyor. Bu çerçeveden hareketle ahlak (Etik) felsefesinin toplum ve düşüncelerde nasıl şekillendiğini ya da kavramsallaştırıldığı derince incelendiğinde, daha net bilgi sahibi oluyoruz. Tüm dünya insanlığında büyük bir ahlaksal yozlaşma ve yok oluş hızla gerçekleştiğine göre, asırlar önce filozofların belirttiği gibi insanlar fiziki olarak yaşasalar dahi etik olarak ölüdürler. İşte filozofların belirttiği bu toplumsal ahlaki ölümün gerçekleşmesinin temel kaynakları, dini ve siyasi düşüncelerin maddiyata yüksek derecede düşkünlük, doyumsuzluk ve çıkarcı bakmalarının bir sonucudur.
 
Dünya genelinde ahlaki değerlerde büyük bir yozlaşma mevcut iken, Türkiye ve Müslüman ülkelerde bu durum, tartışma götürmeyecek kadar daha derin ve düzelme ihtimali çok zor olan bir noktadadır.  Türkiye ve Müslüman ülkelerin ahlaki yok oluşunu, komplekse ve duyguya yer vermeden, siyasi düşünceler üstü bakış açısıyla analiz etmek, büyük bir önem arz ediyor.
 
Birey ve de toplumların özellikle yazıyla başlayan düşünsel karakter, ahlak yapıları, Kral Tanrılar ve Tek Tanrıcı Dinler tarafından şekillendirildi. Bunlardan önce yazı ve eğitimin henüz icat edilmediği Çok Tanrılı ve Ana Tanrıça dönemlerinde, insanlar ilkel tarımın dışında sistemli düşünemedikleri için, karakter yapılarını çok fazla tartışma yapamıyoruz. Ahlak ve adalet konusunda eleştirilip yerden yere vurulması gereken düşünceler tek tanrıcı dinler, kapitalist seküler, laik anlayışlar ve bunlara bilgisizce inananlardır. Çünkü bu anlayışı yücelten hayvan karakterli yönetimlerin arkasından sorgusuzca giden bitkisel köle karakterli insanlarda, maddiyatın dışında ahlaki ve insani duygu henüz gelişmemiştir. Bu düşüncenin doğruluğunu, insanlık tarihinin şu kısa özetinden herkes anlayabilir.
 
İnsanın ilk karakter yapısı Çok Tanrılı Dinler döneminde, henüz karakter denemeyecek kadar her şey belirsiz ve bir sistematiğe sahip değildi. Yazı, eğitim ve bilince dayalı yaşamın gerçekleştiği Kral Tanrılar ve Tek Tanrılı dinlerle, kölecilik başta olmak üzere soy üstünlüğü, kadının eksik yaratıldığı ve sınırsız servetin tanrı tarafından nasip edildiği mantığı, bu inanç yapılarının en büyük kutsal sömürü ve de kazanç araçları oldu. İlerleyen süreçlerde bu mantık, modern kapitalist burjuva sınıfı ve sol düşünceler tarafından da sekülerlik adı altında daha da geliştirilip yaşatıldı. Başta da ifade ettiğim gibi kapitalist ve dinci sınıfların bu düşüncelerinin ana fikri, Metafizik ahlak felsefesidir.
 
Tanrı, din ve seküler devşirmeciliği mükemmel şekilde kullanan sözde demokrat Avrupa vb. toplumlar, Ahlak ve adaleti hiçbir zaman gerçek anlamda tam geliştirip uygulamadılar. Her şeyi bilinçli olarak yarım  ve sakat işlettiler. Bu yüzden 21. Yüzyılda insan topluluklarının  geleceği ile ilgili, hiçbir umut vaat edemiyorlar. Türkiye ve Müslüman toplumlar ise, yaşadıklarından en ufak ders çıkarmayıp her birey, dini ve siyasi anlayış, kendi köşesinden ukalalıkta sınır tanımadan bataklık içerisinde mutlu, mesut yaşadıklarına inanmaları, ahlaksızlığın tavan yaptığının somut kanıtlarıdır. Makaleyi daha güncel ve can alıcı birkaç örnekle noktalamaya çalışalım.
 
Örneğin Türkiye gibi ülkelerde dindar, sermayeci, solcu, sözde demokrat, liberal, Alevi ve Kürt’e kadar hepsi, sahip oldukları düşünce, kültür, ahlak ilkelerinde aynı amacı savundukları halde, kırk parçaya bölünmeleri. Ve bunların hepsi her şeyin en iyisini kendilerinin düşünüp yapmaya çalıştıkları bencilikte ısrar etmeleri, ahlaksızlık ve adaletsizliğin ne kadar derin olduğunun net bir şekilde dışa vurumudur. Böyle derin bir ahlak yoksunluğu içine düşen birey ve toplumların diğer bir hastalıklı yapılarıysa, kendi dil ve kültürel değerlerinden uzak, sürekli başkalarının dil, kültür ve siyasal teoremleriyle yaşamalarıdır. Bu durumdaki birey ve toplumları İbni Sina, Aritoteles, Research Article ve Augustinus gibi felsefeciler, üç farklı karakterle somutlaştırmışlardır.  
1-Bitkisel karaktere sahip olan insanlar.
2-Hayvani karaktere sahip olan insanlar.
3-Ahlaki karaktere sahip olan insanlar.
 
İnsan karakteri üzerine inceleme yapan felsefeci ve bilim insanları, insan toplulukları içerisinde en etkili bencil, yıkıcı ve her şeye sınırsız şekilde sahip olan, olmak isteyen kesimin, hayvan karakterli olanlardır der. Bitkisel karakterli olanlarsa her türlü kullanılmaya müsait insanlardır. Akılcı karaktere sahip insanlarsa, her toplumda çok küçük bir azınlığı oluştururlarken, genelde maddi ve askeri güçten yoksun olmaları neticesinde, toplumu yeterince etkileyip yönlendiremedikleri için, etkileri yok denecek derecededir. Sürekli birey ve toplumları din, maddi doyumsuzluk üzerine eğiten ve de buna paralel ahlak sahibi yapan devlet yöneticileri içerisinde, istisnalar haricinde büyük çoğunluğun hayvan karakterli oldukları net olarak bilinmelidir. İşte ahlaki çürümüşlük ve toplumsal yok oluşun temel kaynakları, özetiyle bunlardan ibarettir. Kimse ahlaksızlığı, toplumsal yok oluşu başka nedenlerde ve başka yerde aramamalıdır.
Cemal Zöngür
Kaynaklar:

  1. Felsefeci Augustinus

İnsan şu üç karakteristik özellikle yaşamını devam ettirir.

  1. Ontolojik (Varlık)
  2. Epistemolojik (Bilgi)
  3. Etik (Ahlak)
  1. Alaeddin Şenel- Kemirgenlerden Sömürgenlere İnsanlık Tarihi. Sayfa 724 Aristoteles’, insan karakterini üçe ayırır.
  1.  Bitkisel karakterli insanlar.
  2. Hayvan karakterli insanlar
  3. Akıl yüklü karaktere sahip insanlar.
  1. https://chat.deepseek.com/a/chat/s/d9bd9a74-4327-4397-88d2-ee6e9cf08aac

Bitki, Hayvan ve Akıl karakterli insan:
Bu ayrım, İbn-i Sina (Avicenna) tarafından yapılmıştır. İbn-i Sina, insanları "bitkisel (nebâtî), hayvansal (hayvânî) ve akıllı (insânî)" özelliklerine göre sınıflandırmıştır.
Detaylı Açıklama:
1. Bitkisel (Nebâtî) Güçler: Beslenme, büyüme ve üreme gibi temel fonksiyonlar.
2.Hayvansal (Hayvânî) Güçler: Hareket, duyusal algı ve tepkisel davranışlar.
3.Akıllı (İnsânî/Nâtık) Güç: Düşünme, mantık yürütme ve soyut kavramları anlama yeteneği.
İbn-i Sina'ya göre insan, bu üç seviyenin hepsine sahip olmakla birlikte, akıl (nâtık ruh) sayesinde diğer varlıklardan ayrılır. Bu yaklaşım, onun psikoloji ve metafizik alanındaki çalışmalarında öne çıkar.
Kaynak: İbn-i Sina'nın "eş-Şifâ" ve "el-Kanun fi't-Tıbb" gibi eserlerinde bu konu detaylı işlenmiştir.

  1. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/149816

Araştırma Makalesi
Taşkıner KETENCİ - Metin TOPUZ
Aristoteles ve Augustinus’un İnsan Anlayışları Üzerine Özet Bu çalışmada bir Antikçağ filozofu olarak Aristoteles ve Ortaçağ’ın hemen başında yer alan Augustinus’un insan anlayışlarının ele alınması amaçlanmaktadır. Bu iki düşünürün insan anlayışları arasındaki farklılığının yol açtığı etkilerin serimlenmesi bu çalışmanın ana eksenini oluşturmaktadır. İnsan varlığına dayalı bilgisel bir insan anlayışı oluşturarak felsefe yapmak ile hazırda bulunan mevcut bir insan anlayışına dayanarak felsefe yapmak arasındaki farktır bu. Bu iki perspektif arasındaki fark, insanı Aristoteles’in yaptığı gibi “insan nedir?” sorusundan hareketle değerlendirmek ile Augustinus’un yaptığı gibi “insanın ne olduğu Hıristiyanlık tarafından anlatılmıştır” ya da bu konuda “İncil, tek ve yeterli kaynaktır” anlayışından hareketle değerlendirmek arasındaki fark ile dile getirilmektedir.
 

Kategori: 

Yorumlar

Aydın Can  kullanıcısının resmi

Aydın Can (doğrulanmadı) tarafından tarihinde gönderildi

Eline sağlık Hocam yine soğrulayan yazı olmuş.Acıma ve utanma duygusu olmayan ,insanlar toplumda en tehlikeli olur.

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 54. Sayısı Çıktı
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2025 tarihli 54. sayısı...
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...

Konuk Yazarlar

Feyza Eren’den Akdeniz’e Lirik Bir Güzel...
  Uzun yıllardır sanat yaşamını ABD’de sürdüren Feyza Eren, “Vedadır Belki” adlı, tekli çalışmasıyla yeniden...
80’LİK DULLAR-1/ Sedat ÖNCER
Çünkü nüfusu orta yaşın da çok ötesinde insanlardan kuruluydu. Beldenin tek camisinden gün yoktu ki bir sela sesi duyulmasın… Emeklilerin tercih...
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...