Çay diyorum ulan çay!

Hasan Sağlam kullanıcısının resmi
Şekersiz içeceksin çayı cigeramı, demli olacak, abdest suyu gibi çayların sohbeti muğlak olur. İki dinleyip bir söyleyeceksin. Hatrını bileceksin yaprağın, ağacın, toprağın böceğin.

Bir ara nefestir çay, daralmış boğazlara, kurumuş dillere. Hele ayazına vurduysa mevsim, ellerde dolaşıyorsa titrek acemi bir korku, tez elden dokunmalı demliğin is tutmuş yalnızlığına. Huzurlu bir odun ateşinde, harlanmış köz olmuş, bütün önyargıları küle karışmış cümlelerle demlenmelidir. Yoksa nankör bir koku gibi dolanır genzinde. Vaktini iyi tutturmalı. Erken davranırsan dağılır, oba oba yaylalar gibi. Geç kalırsan çöker tortusu, dibe vurur; matem giyer, taze bir gelin gibi kederinden siyaha bürünür. Yasallığı sevmez, yasayı sevmez, kaçak dolanır dumanı.

Meşrudur çay; tıpkı sıcak bir ekmek kokusu gibi cemre düşürür sohbetin sesine. Süzgeçsiz dolduracaksın, bardağı iki avucunun arasında ovacaksın dost eli gibi, öyle  bitireceksin son yudumu. Altında kalanı dökmeden dolduracaksın üstüne, büyür altta çay taneleri temel kurmuş dostluklar gibi.
Halkçıdır çay; en çok onların ocağında tüter, yoksulun ısındığı tek katıktır. Amelenin can damarıdır. Sokağın en sıcak sesi, muhabbetin en demli komşusudur.
Kaçaktır çay; evcilleşmemiş aşkların, deli şiirlerin (d)okunduğu tek adrestir. Tahakkümsüzdür, hükümsüzdür, bütün mapushanelerde yatar ama gün saymaz.
Firaridir çay; gerillanın siper arkadaşıdır, içli stranların yanı başında durur, dem vurur sevdalardan. Alanlarda seyyar satılır, simidin ruhudur. 
Kudurmuş vicdanlar, sağır bütün gazeteler, tellalın dili kırılmış, bir bağırsa “çay” diye barış olacak. 
Durmadan eksilen azalan bir zamanın çay tadı unutulmuş dilimindeyiz. O çocuklar orada ölüyor, o kadınlar öyle bahtsız kırılıyor. Onlar orada, dünya başka bir yerde duruyor. Kekeme bütün ozanlar, kör olmuş cümle kuranlar. Ekmek firarda, insanlık gebermiş, çay diyorum ulan çay.
Soğumuş bütün bardaklar, sulardan arta kalan ne varsa kokuyor, kurt düşmüş kardeşliğin özüne, çay diyorum ulan çay.
Yetmiyor obur insana. Kocaman evler, lüks arabalar, sabah kuş sütü, akşam kuş tüyü. Mutlu olmuyorlar, durmadan tüketiyorlar, kopmuşlar hayatın tadından. Saraylarda altın tabaklarda öpüyorlar doyumsuzluğun aç gözlü kaşığını. Kaşağılıyorlar birbirlerini afili sözlerle. Kaçırmışlar hayatın tadını, bu yüzden durmadan tırmalıyorlar “barışın” ve “kardeşliğin” yüzünü. Oysa diz kırıp otursalar sobanın alev tutmuş sesine, bir yudum çay bozar çirkef sahte gülüşülerini.
Şekersiz içeceksin çayı cigeramı. Demli olacak, abdest suyu gibi çayların sohbeti muğlak olur. İki dinleyip bir söyleyeceksin. Hatrını bileceksin yaprağın, ağacın, toprağın, böceğin.
Kadınları ve çocukları kırmayacaksın, onlar bütün güzelliklerin sebebidir. Bir kadınla çay içmenin muhteşem yanını köz olmuş ateşin vurduğu al yanaklarda göreceksin. Abartmadan, çayın buğusuyla yükselen aşkın damarlarını görerek, usul ve kısa bakacaksın. 
Herhangi biri ile içeceksin çayı, en ince ayrıntısı ile göreceksin ilk tanımana rağmen sanki yıllardır yanındaymış gibi ciğerini göreceksin. Eski bir yaraya el sürer gibi okşarsın dostluğun ilk günlerini. Cesaretin büyür, araya fesat girmez, bir şeyin hatrına yenik düşmeden açarsın yüreğini.
Eşitliktir çay, poyraz vurmuş alınlara yaslanır. Aslında en güzeli şekersizdir ancak kaşığın sesi de tililidir hani, yalan yok. 
 
Çay diyorum ulan çay, adam gibi bir tat değsin diline, kursağına ılık bir rüzgar girsin, kan rengi ama kan tadı değil. Kan içme gayrı çay iç çay. Çay diyorum ulan çay!

 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 54. Sayısı Çıktı
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2025 tarihli 54. sayısı...
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...

Konuk Yazarlar

Feyza Eren’den Akdeniz’e Lirik Bir Güzel...
  Uzun yıllardır sanat yaşamını ABD’de sürdüren Feyza Eren, “Vedadır Belki” adlı, tekli çalışmasıyla yeniden...
80’LİK DULLAR-1/ Sedat ÖNCER
Çünkü nüfusu orta yaşın da çok ötesinde insanlardan kuruluydu. Beldenin tek camisinden gün yoktu ki bir sela sesi duyulmasın… Emeklilerin tercih...
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...