DUVAR YAZISI EDEBİYAT KAYINTISI
XXXI
Madde 301: “İyi bir romanı okumak, romanı izlemek, romanı yaşamak, romanı duyumsamak, romanın kendisi olmak, kısacası romanı yazmak dışında ne varsa yapmaktır. Okumak bir işbirliği, bir katılımdır. Herkesin becerememesine şaşmamak lazım yani.
Zevk için okuyanların pek çoğu, kendilerinden bir şeyler kattıkları için içlerinde kitaplara karşı derin, ihtiraslı bir bağ hissederler.”
(Yaban Kızlar-Okurken Uyanık Kalmak’tan, Ursula K. Le Guin, Versus)
Madde 302: Maksim Gorki bir anısını anlatır: “Bir gün Tolstoy benim yanımda sanırım Çehov’un “Sevgili” adındaki öyküsünden hayranlıkla söz açtı. Dedi ki: ‘Hanım hanımcık bir kızın işlediği bir dantela bu. Eskiden böyle dantela işleyen kızlar vardı”. (Bir Zavallı Sarı At’tan, Salah Birsel)
Madde 303: Birsel devam eder: Bu sözlere dikkat! Tolstoy’un bunları söylerken coşkusu kırk arşın alevlenmiş, gözleri de yaşlarla dolmuştur. Oysa Savaş ve Barış yazarı, Martı’yı gördüğünde Çehov’a şu zifir sözleri fısıldıyordur: “Bilirsiniz Shakespeare’i sevmem. Ama sizin oyununuz aziz Anton Pavloviç, onunkinden de kötü!”
Madde 304: Şair A. Hicri İzgören (Sanat ve Hayat, Aram Yay.) şöyle der: Şiir okuma tutkusu geliştikçe, insan ve doğa sevgisi de gelişir. Kendini “öteki”nin yerine koyabilmek, onun acısını duyabilmek insan olmanın anlamıdır, orda da şiir vardır. Başkasının acısıyla üzülüp, sevinciyle mutlu olabilmek biraz da hayal gücüyle gerçekleşir…
Şiirin özünü içselleştirmek ve bunu yaşar kılmak insanın kendi kendini yeniden yaratması anlamına da gelir ki o insan hayallerinden vazgeçmemeli…
Madde 305: Alıntılarla devam eder İzgören: Robert Lynd, “Hayal gücü olmayan yerde fenalık ve bencillik vardır,” diyor. Şiir hayal gücüyle yazıldığı gibi, hayal gücünü besleyen bir özelliğe de sahiptir. Okuyucunun zihninde zengin çağrışımlar yaratır. İnsan hayal gücüyle kendini keşfettiği gibi başka varlığa yönelmesi ve onu kendi varlığı gibi önemsemesidir.
Madde 306: Metin Altıok’u da değerlendirir İzgören: Metin Altıok, imgenin en önemli özelliği olarak onun devingen özelliğini gösterir: “İçinde birçok anlamın yan yana uyum içinde yaşadığı bir duygu yumağıdır imge. Devingendir, çünkü taşıdığı anlam içindeki çok seslilikten gelir.”
Madde 307: Camus’a da değinir: A. Camus’un sanatçıya yüklediği “zorbalığa karşı çıkma” işlevi açık-seçiktir. O, ne susmayı, ne yansız kalmayı benimsemez. Acı çeken kitleler sustukça birilerinin onların yerine konuşması gerektiğini söyler: “(…) ama sanatı bir tür toplumsal din dersine dönüştürmeme koşuluyla.”
Madde 308: Berna Moran, “Bir macera romanı okuyarak, eğlenceli vakit geçirmenin verdiği zevk ile Flaubert’i veya Kafka’yı okuduğumuz zamanki yaşantı arasındaki fark şu: Birincisinde vakit öldürmek için zihni hiçbir dikkat ve çaba gerekmez. İkincisi okuru aktif duruma sokar” der… Vakit öldürmek ve beyni uyuşturan okumalardan sakınılmalı.
Her daim zihni alesta tutacak okumalar tercih edilmeli…
Madde 309:
“Karadır atları, kapkara
nalları kapkara demir
pelerinlerinde parıldar, mürekkep ve mum lekeleri
hepsinin de kurşundan beyni
yoldan aşağı çıkageldiler
o çılgınlar, o gececiler
boğdular geçtikleri yeri…
Bu dizelerini Franko’nun sivil muhafızları için yazmıştı Lorca…
Madde 310: Derler ki, özellikle bu şiirden ötürü, katline ferman çıkarılmış Lorca’nın. Granada’da binlerce kişiyi kamyonlara tıkıştırıp katletmişlerdi Franko’nun falanjistleri. Ardı sıra 19 Ağustos’ta da Lorca’ya sıra gelir. Ona kendi mezarını kazdırdılar önce. Ve kurşuna dizdiler Şair’i… Katledildiğinde 38 yaşındaydı…
Devam Edecek!
Ayhan KAVAK
2 Nolu T Tipi Hapishanesi C-20
Tarsus/MERSİN