Kitap Tanıtımı

Bereketli Topraklar Üzerinde ve Orhan Kemal

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Tarihte öyle dönemler var ki yüzyıllara sığacak olaylar sanki küçücük bir zaman diliminde olup bitivermiştir. Ancak o kısa zaman parçalarında olan bitenler kazındıkları insanlık belleğinde kuşaktan kuşağa aktarılırken bıraktıkları derin izlerle yüzyıllara bedel olarak yaşar gider.
 

Bu Romanı Neden Yazdım?

Alihan Demir kullanıcısının resmi

          Tüm baskılara karşı kendini var etmesini bilerek bildiği yoldan ilerlemeye devam etti. Çağların düşürülme operasyonlarına bazen yenilse de hatta bazı çağlar derin bir uykuya yatsa da asla topyekûn teslim olmadığı gibi bazı dönemlerde de çağların asli kahramanları olmayı başardı ve bugüne geldi. Çağlar süren bu yolculukta binlerce kez bıçaklanan bir beden de oldu, dağ dağ avlanılan bir cadı da oldu. Yakalandığı yerde kurban edildi, sürüldüğü yerde tecavüze uğradı. 21.yüzyılda bile medeni insanların metropollerinde ve sözüm ona uygar denilen topluluklarda yakıldı bedeni.

Sürgün Yazıları-Cilt III/ Ganime Gülmez

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Sürgündeki yazarları-yazıları ne garez ne de kınama tuzaklarına düşmeden okumayı öğrenmiş kuşaklar vardı. Bu kuşakları, garez ve kınama tuzaklarına düşen yeni kuşakların izlediğinden bahsetmek, sanırım abartı olmaz. Şüphesiz ki Türkiye’deyken bu yazıları-yazarları farklı bir gözlükle okurken, buralarda yaşamak zorunda kalma sürecinde okumak bizlere; hayatı nasıl doldurmak gerektiğine ilişkin de birer rehber oldu ve olmaya da devam ediyor!
***

Bir “İzmirkolik”in Serüveni[*]

Temel Demirer kullanıcısının resmi

Bir yağmurdur bizim için yaşamak.”[1]
 
“Geride kaldı” denilen “eski(meyen)” iç savaş günleriydi: Grev çadırlarından, namluya sürülmüş mermi gibi soluk soluğa koşuşturmalardan, civanmert fedakârlıklardan, İzmir’den (ya da Eşrafpaşa’sından) anımsıyorum ‘Baterist’i…
12 Eylül karanlıklarından sonra da, el kapılarının gri gökleri altındaki Paris’teydik; ‘Camcı Hikmet’ti lakabı...
İster ‘Baterist’, ister ‘Camcı Hikmet’… Değişen bir şey yoktu: O hâlâ “Böyledir bizim sevdamız” diyerek nefes alıp vererek, biriktirip, yazıyordu.

Aysel

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Aynadaki Aysel’e gevrek sulu bir öpücük atıp mutfağa geçti. Mutfağa girince gidip kahve makinesinin düğmesine bastı. Mutfağa yayılan kahvenin kokusunda demledi ruhunu… Birkaç tabak, bardak vardı lavaboda, onları makineye yerleştiriverdi el çabukluğuyla. Elinde kahve fincanıyla bahçeye açılan kapıya yöneldi dans eder gibi. Bahçenin taze serinliğindeydi artık. Rattan şezlonglardan birine uzanmıştı ki doğruldu, aklına önemli bir şey gelmiş gibi içeriye girdi aceleyle. Bahçeye dönüşünde Vivaldi’nin notaları yayılıyordu her yere.

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Kitap Tanıtımı beslemesine abone olun.