Büyük Hüzün/ Mustafa Gökçek
Yazar Mustafa Gökçek 1953 Gaziantep doğumlu. İzmir’de yaşamaktadır.
Çok yönlüdür; yazar, şair, oyun yazarı, tiyatro eğitmeni ve yönetmeni.
Yazar Mustafa Gökçek 1953 Gaziantep doğumlu. İzmir’de yaşamaktadır.
Çok yönlüdür; yazar, şair, oyun yazarı, tiyatro eğitmeni ve yönetmeni.
Facedeki paylaşımlarıma yaptığı beğenileri sonucu tanıştık. Son romanı Hüzün Gölü’nü imzalayıp gönderdi bana. Sağ olsun, var olsun…
Ekim 2016. Panama Yayınları’ndan çıkmış, 408 sayfalı bir roman. Yazar Kadriye Selçuk Bergama doğumlu. Baba tarafı Bulgar göçmeni, anne tarafı ise Kozakdağlı Alevi Yörüklerindendir.
Ne anlatılırsa anlatılsın, edebiyatta önemli olan nasıl anlatıldığıdır. Roman kahramanıyla kültürel bir geziye çıkılıyor adeta. Roman kahramanı ilkin İstanbul'dadır. Etrafında ise okuyan araştıran ve araştırdıkça yeni mekânlara yelken açan öğrenciler vardır; Kepler yasalarında evrenin ahengini, ussallığını görürlerken, Beethoven’inin 7. Senfonisiyle de güzellikle birleşen ve devinen ruhsal coşku vardır. Anlatılanlardan 1990 sonrası olduğunu anlıyoruz. O yılların politik atmosferi, özgürlük aşkı anlatılırken, kaba bir politik dili aşması, kitabının önemini duyumsatmayı başarmış.
Yirminci Yüzyıl, “zaman”ı, kabul edilmiş takvim dilimlerine göre değil, dönemler açıp kapayan büyük tarihsel olaylara göre “bölen” tarihçi Hobsbawm’ın yerinde tanımlamasıyla 1917’de başlayıp 1991’de biten “kısa” bir yüzyıl oldu.
Yazarların, birbirlerinden bağımsız yazdıkları deneysel anlatı türündeki mektuplarını otobiyografik izlekle de okumanız mümkün. Zira her bir mektup yazarının hayatından, yaşam serüveninin çarpıcı izler taşıyor. Aynı zamanda sıkı bir edebiyat metni de olan Üçlemeler hakkında yazarlarıyla sohbet ettik.
Çok zor günlerden geçtiğimiz doğruyken; söz konusu kesitte payımıza yine direnmek, okumak ve yazmak düşüyor kuşkusuz.
Hem de Emil Michel Cioran’ın, “Gazete okur gibi okunan kitapları sevmiyorum: Bir kitap, her şeyi altüst etmelidir, her şeyi sorgulama konusu etmelidir”;[2] Alan Bennet’in, “Yaşamını kitaplarına koyamazsın. Kitaplarda bulursun,”[3] uyarılarını ve de yazmanın bir eylem olduğunu bir an dahi unutmadan!