ŞİİR İSYAN VE DİRENİŞİN DİLİDİR

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi
Türkiye ve Kürdistan’daki cezaevlerinde her gün bir hak ihlali haberi geliyor. Özellikle sağlık durumları giderek ağırlaşan çok sayıda ağır hasta tutsak var. Dışarıda bir avuç insan hakları savunucusu ve ailenin çığlıkları sağırlaşan kulaklara erişmiyor. Devleti yönetenler ağır hasta mahpuslar için adeta üç maymunu oynuyor.

Ağır hasta tutsaklar defalarca yaptıkları açıklamada kimseye minnet etmeyeceklerini, gerekirse zindanda ölümü kucaklayacaklarını belirtmişlerdir. Hastalık, edebi eser üretmeye engel değildir. Daha önce “Caney” adlı şiir kitabı ile şiir severlerin karşısına çıkan ve İHD’nin ağır hasta tutsaklar listesinde olan Halil Güneş yeni şiir kitabı “AŞKAOS” ile şiir severlerin karşısına çıktı. Şu anda Diyarbakır D Tipi Cezaevinde kalan Halil Güneş'le mektup aracılığıyla kitabı üzerine kısa bir röportaj gerçekleştirdik. Mektubunda, hastalığı nedeniyle uzun süredir pek yazı yazmadığını belirten Güneş: “Ben meşe ağacının, toprağın derinliklerine kök salmış bir saçağı olabilmeyi bile başarabilirsem bu “yaşadım” demektir” diyor.

1- Halil Güneş kimdir?

Halil Güneş, Adana’da politik bir ortamda emekçi bir ailenin doğan ilk çocuğudur. İlk orta ve liseyi Adana’da, Üniversiteyi Sivas’ta okumuştur. Köklerinden kopmadan mücadelenin en ön saflarında yer almak için yönünü dağa vermiştir. Devrimci mücadelenin gerektirdiği eylemsellikler içinde yer almış, esir düşmüş, müebbet ağır hapis cezası almış; 22 yıllık bir siyasi-devrimci tutukludur.

2- Şiir size neyi ifade ediyor ya da şiir deyince ne anlıyorsunuz?

Şiir, düşüncenin estetikle yoğrulmuş rafine eylemlilik halidir. Şiir denilince devrimci yaşamın ta kendisini, Mahir’lerden, İbrahim’lerden; Kemal Pir’lere, Zilan’lara ve Arin’lere ulaşan özgür yaşamın arayışını anlıyorum. Şiir isyan ve direnişin dilidir.

3- Sizi yazmaya iten olgu nedir?

Beni yazmaya iten olgu, içinde OLUŞ’tuğum varlık ve özgürlük mücadelesinde yaşananları unutmamak, unutturmamak ve ortak hafızamıza kendi halimle kayıt düşmektir.

4- Kitabınızın adı “AŞKAOS” Aşk nedir?

Aşkla yaşam arasındaki bağ önemli midir? Aşk, hali hazırda içinde bulunduğumuz yüzyılda Kobanê’de Arin MİRXAN olabilmektir. Aşksızlığı canlı insan doğasına aykırı görüyorum. Aşk ve kaos kavramlarının içerik olarak birbirini tamamladığı kanaatindeyim. Yerelde, güncelde yaşanan tüm belirsizliklere, öngörüsüzlüklere rağmen, global olarak hakikat anlamında uyum ve ahenktir. Yaşamı özgür kılabilmenin tek yolu bunu AŞK’la yaşamaktır.

5- Aşk olmadan özgürlük olmaz mı?

Aşk olmadan özgürlükte olmaz. Tutku düzeyinde amaca kilitlenen duygu ve düşüncede bencilliklere, sınırlara yer yoktur. Aşk arayışı içinde oluşan kişiliğin örgütlenmesi, eylemselleşmesiyle özgürlüğü kucaklamasıdır.

6- Tutsak adlı şiirinizde “Ah tutsaklığımın tutsaklığı” diye bir dize var. Tutsaklığın tutsaklığı nedir? “

Ah tutsaklığımın tutsaklığı” dizesinde içine doğulan sömürgeci faşizme bir göndermedir. Kürdistan’da doğmak, tutsaklığın içine doğmaktır. Eşi benzeri olmayan bu tutsaklık rejimine karşı mücadele edenleri bekleyen ya yeni bir tutsaklık ya da onurlu bir ölümdür. Mevcut sistemin kabulü gönüllü tutsaklığın ta kendisidir.

7- İHD’nin ağır hasta tutsaklar listesindesiniz. Sağlık durumunuz nasıl?

 Ruhsal ve düşünsel varlığım ile fiziki varlığım, sağlık açısından ters orantılı desem tam yeridir. Direnişin içinde Kobanê’de, Şengal’de, her sokakta, her barikatta her eylemde olduğunu bilmek müthiş heyecan yaratarak fiziki varlığımı sağlıyorum. Heyet raporları “CEZAEVİNDE KALAMAZ” diye belirtse de Adli Tıp Kurumu, sistemi yönetenler kendi sağlık kurumlarının raporlarını önemsemiyor. 8- Toplumun, hasta tutsaklar konusunda ki tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Toplumun kendisi içinde bulunduğu parçacılık ve örgütsüzlükten kaynaklı ortak bir tavır, duruş oluşturamıyor. Bu da harcanan onca emek, çaba ve kampanyaların sonuç almasını engelliyor. Kaldı ki sonuç alacak olan varlık ve özgürlük mücadelesinde toplumun öncelikle kendini örgütlü ve eylemli kılmasıdır.

9- Kitabın önsözünde sizi meşe ağacına benzetmişler, gerçekten meşe ağacı mısınız?

Bayram Altun arkadaşımdır. 21 yıllık birlikteliğimiz üzerine beni bir meşe ağacına benzeterek onore etmiştir. Ben meşe ağacının, toprağın derinliklerine kök salmış bir saçağı olabilmeyi bile başarabilirsem bu “yaşadım” demektir.

10- Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Size ve kitap için emeği geçen tüm arkadaşlar özgürlük mücadelelerinde başarılar diliyorum.

Erdoğan ZAMUR ( Röportaj tarihi 30 Ekim 2014)

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...