Necmettin Büyükkaya'nın Anısına 8.Bölüm

Kadir Büyükkaya kullanıcısının resmi
Melle Bahtiyar bir şeyler söyleyecekken onun sözünü kesip, “Bak Kak Bahtiyar, size bir mesele anlatayım. İnanıyorum ki ilginizi çekecektir. Bak şu karşıda duran duvarı görüyor musun? Bak o duvarın içinden açılan küçük bir pencere var ve o pencerenin üstüne konulan uzunca bir taş var, görüyor musun? İşte bu taşın akılımdan hiç çıkmayan bir hikâyesi vardır ki anlatmadan edemeyeceğim.

Aradan otuz beş yıl geçtiği halde bu taş ile ilgili yaşanan bir hikâye var ki halen hafızamın bir köşesinde taptaze duruyor. Bak bu hikâyeyi anlatayım da dinle” diyorum.
Melle Bahtiyar işaret ettiğim yöne bakarak “Anlat. Seni dinliyorum” diyor. “Kak Bahtiyar, Mülazım Süleyman ve arkadaşlarını hatırlıyorsun değil mi? Bunlar 1978 yılının haziran ayında Hakkâri ve çevresinde yaşanan ve yüzlerce peşmergenin ölümü ile sonuçlanan o trajik hadise sırasında yaralanmış ve yaralı bir halde Türk güvenlik güçlerinin eline geçmişlerdi. Bu insanlar mahkeme-ifade denilerek birkaç ay Türkiye’de hapis yatmışlardı. Sözünü ettiğim bu grubun içinde çok genç iki peşmerge vardı. Bunlardan birisinin psikolojik durumu son derece kötüydü. Yaşadıklarını anlatırken hüngür hüngür ağlıyordu. Çatışma sırasında sevdiği birçok arkadaşı yanı başında şehit düşmüştü. Bu insanlar çatışmadan sonra bir hafta boyunca açık arazide kalmışlardı. Geceleri ısının sıfırın altına düştüğü o dağlarda hayatta kalmaları bir mucizeydi. Açlıktan kırılmamak için yanında gezdirdikleri binek hayvanlarını kesip yemişlerdi. İçlerinden bazıları çok ağır şekilde yaralıydı. Bu grubun içinde bulunan orta yaşlı bir peşmerge çatışma sırasında aldığı bir darbe ile bir gözünü kaybetmişti.
Verdikleri ifadelerinde ”Biz Suriye Kürdüyüz” dedikleri için Suriye makamlarına teslim edilen bu 11 kişilik peşmerge grubu daha sonra Siverek üstünden Yekiti’nin Ana karargâhına ulaşacaktı. O dönemlerde Türkiye’de sıkıyönetim uygulanıyordu. Gizli koşullarda gerçekleşmesi gereken bu geçişler pek kolay ve sıradan işler değildi. Grubun sorunsuz bir şekilde güneye geçiş yapması için bir takım hazırlıklar yapılacaktı. Necmettin abi gerekli hazırlıkları tamamlamak için sağa sola koşuştururken ben bu grupla birlikte bir ay boyunca bu evde kaldım. Bu arkadaşların dışardan görünmemeleri için çok dikkatli davranmamız gerekiyordu. O koşullarda Siverek gibi bir yerde 11 kişilik bir peşmerge grubunun yakalanması demek Türkiye’de iktidar değişikliği demekti.
Şimdi gelelim şu büyük taşın ilginç hikâyesine. Mülazım Süleyman ve arkadaşlarının bu evde misafir kaldıkları o günlerde bu evin bahçesinde bir inşaat çalışması sürüyordu. Şu gördüğünüz dış duvarın inşaatında dört insan çalışıyordu. Birkaç günden beri devam eden bu çalışma sırasında hiç kimse bu odanın içinde kim var, kimler kalıyor bilmiyorlardı. İnşaatın bir aşamasında bu gördüğünüz büyük taşın yerine konulması gerekiyordu. Yaşlı duvar ustası ve yanında çalışan üş kişi bütün hünerini ortaya koyarak uzunluğu bir metreyi, ağırlığı yüz elli kiloyu bulan bu ağır taşı yukarıya çıkarmaya çalışıyorlardı. Başarılı olmak için taşın iki ucuna şeritler bağlanmıştı. İkisi yukardan, ikisi alttan taşa yüklendikleri halde dört kişi bu taşı bir türlü yerine koyamıyorlardı. Usta ve onun yanında çalışan işçilerin gösterdiği bütün çabalar bir işe yaramıyordu. Günlerden beri içeride oturan ve can sıkıntısından patlama noktasına gelen arkadaşlarımızdan bir- ikisi dışarda süren didişmeyi bu pencereden, bu tül perdenin arkasından adım adım izliyorlardı. Taş ile olan didişmelerinden iyice yorulan ve solukları kesilen işçilere yardımcı olmak istedikleri halde gizlilik kurallarını ihlal etmeme adına hiçbir şey yapamıyorlarmış. Duvar işçileri bütün umutlarını kaybedip neler yapabileceklerini düşünürken peşmerge grubu içinde bulunanlardan Ali Kadir daha fazla dayanamayarak “Bu adamlara yardımcı olmak gerekir” diyerek dışarıya fırlıyor. Onun arkasından ben de dışarı çıkıyorum. Ali Kadir önde ben arkasından adamların yanına varıyoruz. Çalışanlar beni tanıyordu. Fakat Ali Kadir’i ilk kez görüyorlardı. İçerden dışarı çıktığımızı gören usta ve yanındakiler biraz şaşırıyorlar. Ali Kadir kimsenin bir şey sormasına gerek bırakmadan cezaevinde öğrendiği bozuk bir Türkçeyle “Haydi haydi çekilin” diyerek yerde duran taşa yapışıyor. İşçiler yardımcı olmak için hareketlenince Ali Kadir onlara bir el işaretiyle “Siz karışmayın” diyerek onları taşa yaklaştırmıyor. İşçiler olup bitene bir anlam veremiyor. Dört kişinin yerinden oynatamadığı bir taşı bir kişi nasıl kaldıracaktı ki? İşçiler şaşkın şaşkın olup biteni anlamaya çalışırken Ali Kadir yerde duran taşın iki tarafına bağlanan kalın ipleri çok usta bir şekilde eline dolayarak taşı yavaş yavaş yerden kaldırıyor. Dört kişinin kaldırmaktan aciz oldukları o kocaman taş Ali Kadir’in acı kuvvetine yenik düşmüş ve kaldırılıp istenilen yere yerleştirilmişti, hem de tek kişi tarafından. Usta ve işçiler dört kişinin yerine yerleştiremediği bu kocaman taşın bir kişi tarafından yerine yerleştirilmesini ağızları bir karış açık seyretmekle yetinmişlerdi.
Ali Kadir işini bitirip içeriye dönünce ustanın ve diğer çalışanların ağzından “Aman Allah’ım sen bu adamı muhafaza edesin’’ sözleri dökülüyor. Evet, Kak Bahtiyar 36 yıl önce yaşanan bu taşın hikâyesi işte bundan ibaret. Bu gördüğünüz taşı bu duvara Ali Kadir yerleştirdi. Bu taş onun eseridir. Burası Necmettin Büyükkaya müzesi olarak muhafaza edildiği müddetçe bu taş ve bu evin her metre karesi Necmettin abi ile birlikte birçok insanın emeklerine tanıklık etmeye devam edecektir” diyorum. Melle Bahtiyar söylediklerimi dinledikten sonra bana  “Bunları yazın. Bunlar bilinmeli ve unutulmamalıdır” diyor.
 
Devam edecek…
Kadir Büyükkaya / Hollanda
k.buyukkaya@hotmail.com

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/22/2024 - 21:29
01/27/2024 - 22:27
01/02/2024 - 00:43
08/05/2023 - 16:21
07/31/2023 - 22:44
07/29/2023 - 19:58

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...