Yol Arkadaşım Pavel 1

yekta uzunoğlu kullanıcısının resmi
1976 yılıydı… Kafamda kurmaya karar verdiğim -belki de Avrupa’da bir ilkti- Kürt yayınevinin isminin ne olacağını düşünüp duruyordum Prag’daki öğrenci yurdumun odasında.

Sonunda yol arkadaşım, oda arkadaşım ve kadim dostum Pavel Martasek’e “İsmini neden ÇAPXANE ARARAT, Ağrı koymuyoruz?” diye sordum. Sormamla "Mükemmel!" diye haykırdı ve ardından beni tüm gücüyle kucakladı. Benzeri anlarda biz birbirimize hep böyle sımsıkı ve kardeşçe sarılırdık. Sanki Nemrut Dağı’nın doruğunda, Kürdistan’daydık. Tıpkı Nemrut’un doruğunda olduğumuz o anki varlığımızı saran sonsuz mutlulukla, keyiften birbirimizin "kemiklerini kırarcasına" sarılmıştık.

Pavel’i Çekçe Lisan Okulu’nu ve hazırlık kursunu Avrupa’nın efsanevi, en ünlü sanatçılarına, yazarlarına, filozoflarına ve hanedanlarına ev sahipliği yapmış Marienbad’ı bitirip Çarls Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin giriş imtihanlarını kazanıp, Tıp Fakültesi’ne başlamak üzere gönderildiğim Prag’da bana verilen öğrenci yurdundaki odanın kapısını açtığımda tanımıştım. Oda iki kişilikti ve biz beraber kalacaktık. Merhabayla, tedirginle, soğuk tokalaşmayla başlayan ilişki tüm yaşam boyu sürecek kardeşlikten öteye büyük bir dostluğa dönüşecekti. Pavel ilk günler benden çekinir hatta korkardı, nihayette o yıllarda komünist Çekoslovakya’da “üçüncü dünya”dan gelen insan sayısı o kadar azdı ki, her gelen egzotizmi çağrıştırırdı. Ve herhalde Pavel hayatında ilk kez bu kadar uzaklardan gelen birisiyle tanışıyordu ve üstelik aynı odayı paylaşacaktı, hem de ufacık bir odayı. Yine de 3. sınıftan sonra o dönemin yurt kurallarına göre artık her birimizin tek kişilik bir odada kalma hakkı olmasına rağmen üniversiteyi bitirinceye kadar iki kişilik odada beraber kalmayı tercih etmiştik.

Hemen birkaç hafta sonra o oda rahmetli Ömer Çetin’e, rahmetli Necmettin Büyükkaya’ya, daha sonraki yıllarda Kendal Nezan’a, Mehdi Zana’ya, Mehdi Zana’nın ustası Hocamız Niyazi Usta’ya, rahmetli ağabeyime ve daha kimlere ev sahipliği edecekti... Her seferinde Pavel ve ben yurttaki bir odada veya o gün yurda dönmeyen bir Çek öğrencinin yatağında olurduk. Misafirlerimiz bazen aylarca kalırdı. Bazen misafirler yatakta biz yerde yatardık... Ama o ender kişilerle beraber olmanın zevki hem benim için hem de Pavel için her şeyden üstündü. Aynı şey Pavel’in misafir ettiğimiz yakınları için de öyleydi.

Pavel Çekya Slovakya’yı sınır yapan dağlık bölgenin yamacındaki küçük ama tarihte Yahudilere ev sahipliği yaptığından ötürü her yönüyle çok gelişmiş   tarihi bir kentten geliyordu. Bu kent Türk polisinin de dâhil olduğu onlarca ülkenin polis güçlerinin taşıdığı tabancanın üretildiği, F. Kafka’nın en yakın dostu ve ölümünden sonra el yazmalarını yayınlamama sözünü verdiği, sözü bozmak pahasına yayınlayan böylelikle F. Kafka’yı dünyaya tanıtan Yahudi yazar Max Brod’un geldiği kentti ve ismi de Cesky BROD’tu!

Pavel’in dedeleri İkinci Dünya Savaşı’ndan önce kendilerini Hitlerin kırımından kurtulabilmek için Yahudilikten Hristiyanlığa geçmiş, İbranice MAR ismine TASEK’i ekleyerek Çekçeleştirmiş ve böylelikle soy isimleri Martasek olmuş. Geçtikleri Hristiyan mezhebi ise Yahudiliğe en yakın olanıdır. Domuz etini haram sayan, sünnet olan, pazar günü yerine ibadet günü -Yahudiler gibi- cumartesi olan, İncil’den çok Tevrat’a bağlı olan bir mezheptir. Hitler’in kırımından kurtulabilmek için sığınak olarak algılanan Hristiyanlığa uzak bu Hristiyan mezhebinin ismi ADVENTİST’tir. Kendilerini koruma içgüdüsüyle dış dünyaya kapalı, sır vermeyenlerdir. Pavel’in tüm Avrupa’ya yayılmış geniş ailesinin bütün fertleri bu mezhebin üyesiydiler ve komünizm döneminde en çok zulme uğrayanlar da yine onlardı.

Oysa Pavel’in dedesi ve ninesi İkinci Dünya Savaşı boyunca Çekya’yı Slovakya’dan ayıran dağlarda Hitlerin ordusuna karşı partizan savaşı veren partizanlara hayatlarını tehlikeye atmak pahasına her hafta gizlice dağlık ormanlıklarda saatlerce yürüyüşten sonra erzak götürenlerdiler…

devam edecek...

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/22/2024 - 21:29
01/27/2024 - 22:27
01/02/2024 - 00:43
08/05/2023 - 16:21
07/31/2023 - 22:44
07/29/2023 - 19:58

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...