Jelibom Şekerleri

Sibel Karakız kullanıcısının resmi
Doğru davranmak bulaşıcıdır... Şeker deyip geçmek olmaz çocukların mutlu dünyasında. Onlar için dünyanın en tatlı armağanlarıdır... İster elma şeker, ister pamuk şeker, isterse jelibom şeker olsun... Şekilleri farklı olsa da sevinçleri aynıdır. Her çocuğun rüyasıdır şeker yemek. Ne güzel şeydir çocukların o rüyasının bir parçası olabilmek.

Kadın market alışverişine gitmişti. Evinin eksikleri çoktu ve sepetini doldurmuştu. Alışverişi bittikten sonra kasaya yöneldi. Ödemesini yaptı ve aldıklarını poşete dolduruyordu. O sırada 8-9 yaşlarında iki oğlan çocuğu birkaç paket jelibom şeker almıştı. İki çocuk için çok olan o şekerleri, ‘Muhtemelen başka arkadaşlarıyla birlikte yiyecekler’ diye düşündü kadın. İkisi de birbirinden sevimliydiler. Telaş içinde ödeme yapmalarını izliyordu. Kadının aldıkları şeyleri poşetlemesi devam ederken gözleri arada bir onlara takılıyordu. Kasiyer kız şekerlerin ne kadar tuttuğunu söyledi. Telaşlı çocuklar ceplerinden çıkardıkları bozuk paraları saydılar. Belli ki arkadaşlarıyla birlikte harçlıklarını birleştirmişlerdi. Saydıkları paraları şekerlerin tamamını almaya yetmemişti. Çocuklardan bir tanesi, diğerine bakarak, “Paramızın yettiği kadarını alalım. Arkadaşlarla aldıklarımızı paylaşırız olur mu” dedi. Üzgün bir ses tonu ve çaresizlik içinde, “Olur” dedi diğer çocuk. İkisinin de yüzleri düşmüştü. Kasiyer kız, “Ne kadar çıktı paranız” diye sordu. Paralarının yettiği kadar şeker paketini ayırdı, birkaç paketi ise iptalini yapıp arkasındaki rafa koydu kız. Çocuklar şekerlerin arka rafa konuşunu, ellerinden oyuncakları alınmışçasına, yüzlerindeki üzüntüleri hissedilebilir bir halde izliyorlardı.

Kadının bu sahne karşısında boğazı düğümlendi. Kasiyer kıza kısık bir ses tonuyla, “Bakar mısın” dedi. Diğer şeker paketlerini de çocuklara tekrar vermesi için göz işareti etti, Bu durum cin bakışlı çocukların gözlerinde kaçmadı. Geri kalan parasının verdiğini görünce çocukların ikisi birden mahcup bakışlarıyla, “Teşekkür ederiz” dediler. Gülümsedi kadın, “Afiyet olsun” dedi. O kendi poşetlerini taşımak için toparlarken, çocuklar sevinçle ondan önce çıktılar marketten.

Kadın çocukların ardından bakarken iyi bir şey yapıp yapmadığını sorguladı içinden. ‘Doğru bir şey mi yaptım acaba? Ya bu çocuklar kendilerine yapılan küçük jesti alışkanlık haline getirirlerse? Ya ileriki yaşlarında da birilerinin iyi niyetinde faydalanmaya kalkışırlarsa? Çocuk psikolojisi bu! Belli mi olur? Acaba yaptığım şey doğru muydu? Bazı şeyleri alamayacaklarını öğrenmeleri mi gerekiyordu???’

Çocuklara yapılan davranışlar konusunda hassastı. Bir çırpıda ardı ardına sorular akıyordu zihninden… Tam bu düşüncelere cevap arıyorken, kapı önünde o çocukların park ettikleri bisikletlerinin başında kendisini bekliyor olduklarını gördü. İkisi birden minik serçe misali, adeta uçarak koşuştular. Sesleri birbirine karışıyordu. “Abla! Bisiklette bıraktığım montumun cebinde bir liram daha çıktı. Hiç olmazsa ödediğin miktardan bu kadarını al” diyordu ikisi birden. Öylesine heyecanlılardı ki duydukları minnettarlığın bir kısmını ödeyecek olmalarının sevinci vardı hallerinde. Kadın ikisine birden sarılmak istedi ancak elleri doluydu. Gözleri ıslandı... Şimdiden minnet duymuş ve kendilerini borçlu hissetmişlerdi… Çocukların bu davranışlarının karşısında birkaç saniye önce aklından geçen düşüncelerinden utandı kadın. Yapılan iyilik küçük de olsa, onlar da iyilik yapmayı, insanlar arasında iyilerin de bulunduğunu öğreniyorlardı oysa… Duygulandı kadın! Titrek sesiyle:
“Canlarım benim. Helal hoş olsun. Bir liranızla da su alırsınız. Arkadaşlarınızla birlikte afiyetle yiyin” diyerek tekliflerini ret etti. Çocuklar tekrar tekrar teşekkür ediyorlardı.

O iki küçüğün yüzlerindeki ışık, gözlerindeki sevgi dolu bakışları, kadının bütün gününü aydınlatmıştı.

Sibel Karakız

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/20/2024 - 16:37
03/31/2024 - 21:39
03/21/2024 - 04:53
01/14/2024 - 19:15

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...