İnsanız Mutlu Olmak Doğamızda Var

Nurcan Balıbey kullanıcısının resmi
Sokaklarda gün doğana dek yürür, şundan bundan konuşurlardı. Hayattan konuşurlardı mesela; geceyi on yıl sonra nasıl hatırlayacaklarını kestirmeye çalışırlardı. Döküntü dükkânlara girip plak dinler, sokak şairlerine dizeler yazdırır, sevgili olmayı gün doğmadan başaramazlarsa trenin kaçacağını bilmezlerdi.

                                   
Turistler şehrin sokaklarını arşınlarken; ormanlık alanlarına, yürüyüş parkurlarına, bisiklet binme alanlarına, etrafı süslü sanat eserlerine, göl ve göletlerinin yanı sıra genç yaşlı demeden herkesi bir araya toplayan yemyeşil çimenlerine uzanmış esrar çeken gençlere, banka oturmuş bebeğini emziren anneye hayretle bakarken , hep aynı şeyi mi demek istiyordu?
 
“İnsanız doğamızda mutlu olmak var. Bir gün elbet kurtulacağız bu kahırdan!” Geç kalmış olsa da gelecek olan baharın umuduyla, birkaç saat önce tanışmışlardı. Kırklı yaşlardaki kadın, karşısında duran yaşıtı adama baktı. Sonra önünde duran defteri aldı, yazdığı öyküde, başka bir ülkede yaşanan, Türk ailenin acıklı hikâyesi vardı.
 
O günlerde,15 yaşındaki bir kızın 43 yaşındaki babası tarafından bıçaklanmış olmasının şoku yaşanıyordu.
 
Yakınlarının ifadelerine göre cinayet, kızı bir erkekle gezerken gören bir kişinin bunu abartılı bir şekilde babasına anlatması sonucunda yaşanmıştı. Arkadaşları, “O hayat dolu bir genç kızdı,” diyor ve bir türlü onun öldüğüne inanmıyorlardı.
 
Döner büfesi bulunan baba, sabaha karşı 03.30 sularında gerçekleşen cinayette kızını 11 yerinden ekmek bıçağıyla delik deşik etmiş, sonrasında bir imamı aramış ve tam polise teslim olmaya giderken yakalanmıştı. İlk ifadesinde kızını İslami geleneklere göre yaşamadığı için öldürdüğünü söylemiş, internette çok vakit geçiren kızının bir erkek arkadaşı olduğunu, saldırı sırasında da cep telefonunda konuştuğunu iddia etmişti.
 
Lise öğrencisi kız için, arkadaşları ve komşuları yas tutuyordu. Ama iki yıl önce okulda düzenlenen kutlamaya katılan, bedava döner ve lahmacun dağıtan o sakin adamın nasıl olup da kendi kızının canına kıydığına akıl sır erdirilemiyordu. Kızın babası, 13 yıl önce kendi ülkesinden kaçıp gelmiş, o ülkeye yerleşmişti ve orada birçok zorlukla karşılaşmış, dindar bir adamdı.
 
Kızın, öldürüldüğü ülkeden kendi ülkesine, oradan da defnedilmek üzere annesinin memleketine nakledilmesi planlanıyordu, diye yazdığı öyküyü bir kez daha okudu. Sonra yine kucağına bıraktı. Endişeliydi… Daha doğrusu, yazar kuşağının zaman zaman duyduğu, yazılı kültürün yakında sona ereceğine dair endişe onda da vardı. Anlaşılan buydu. Herhalde unutulmaktan korkuyordu. Trenin kompartımanında yaptığı seyahatin heyecanından çok aklı yazdığı öyküdeydi. Trenin penceresinden başka yaşamlara bakar gibiydi. Yazdığı öykünün sonunu getiremiyordu belli ki. Defterini kapadı ve dudağında efsunlu bir gülümsemeyle, şapşal şapsal bir sevgi kelebeği gibi baktı karşısında oturan adama.
 
Dışarıda yağan yağmur trenin camına çarpıyor, trenin hızından daha hızlı esen rüzgâr yağmuru tokatlıyordu. Saat ilerlemişti. Herkes kompartımanına çekilmiş trenin salonunda ikisinden başkası kalmamıştı. Gözünü kucağındaki defterden kaldırınca karşısındaki adamın bal rengi gözleriyle karşılaştı. Hafifçe gözlerini aşağıya indirip,  adamın ayakkabısına baktı, gıcır gıcırdı. İçini bir heyecan kapladı…
 
 
 
                                                                                                                                                                                                                                                                                  11.09.2022 / Tekirdağ

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/20/2024 - 16:37
03/31/2024 - 21:39
03/21/2024 - 04:53
01/14/2024 - 19:15

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...