Emma

Muzaffer Oruçoğlu kullanıcısının resmi
Hareket halindeyim.

Sınırın her iki yakasında, aynı anda yaşıyor, görünen her şeye aynı anda bakıyor ve hiçbir şey göremiyorum. İrfan sahibi bir kadın olduğumu söylüyorlar, ama alık, avanak, andaval diyenlerin sayısı da az değil. Birlikte yaşadığım sevgililerim beni terk ediyorlar. Grameri sağlam olan ve belasını ayna gibi kullanan en sonuncu sevgilim bile, kendisini bir kadının üzerinde gördüğüm ve bu durumu sorun yapmadığım, kıskançlık krizine dönüştürmediğim için beni terk ediyor; giderken ‘Nuremberg Bakiresi’ diyor bana. Kararıyor, kanlanıyorum. Kendimi zamana karşı koruyan, yalın ve yabanıl bir insan haline geliyorum. İçinde demir çivilerin bulunduğu, kadın biçiminde bir işkence aleti, bir lahit yerleşiyor içime.

Gün geçiyor, devran değişiyor. Yeni bir erkek ürcah oluyor bana. Çift cinsiyetli Tanrı Oxâla. Gözüm yemiyor ama. Evlendiği her insandan bir çocuğu oluyor ve çocuk ölünce de penguen gibi ayrılıyor eşinden. Penguenleri severim lakin bu özelliklerinden dolayı değil, kar fırtınası şiddetlendiğinde daha çok iç içe geçerek kenetlendikleri için, kuluçkaya erkekleri yattığı için, denizden gelecek olan son pengueni sabırla bekledikleri ve o gelmeden harekete geçmedikleri için.

Toplam altı sevgili. Boşluğun altı boyutu: Geburah, Tiferet, Nezah, Hod, Yesod, Malkut. Altı Tanrı, altı cüce, altı put.

Hareket halindeyim.

Alnımda üçüncü göz, sezgi gözü, tinsel göz. Birbirlerini kesen beton köprüler, gökdelenler, asansörler. Taş taş, tuğla tuğla kurulmakta olan yeni labirentler, çarklar, vinçler, beton kırıcılar, dişliler. Gök derin, gök ferah, gök mavinin sevinci. Yer mahşer. İnsanlar, köpekler, arabalar, trenler, tramlar. Yer dar, yer engin, yer benci, yer kinci; kurala, sınıra, ana sıkışan cinnet bilinci.

Hareket halindeyim.

Ooooh ne güzel! Mozaik zeminli büyük meydandayım. İşleyen tebeşirler, rengârenk resimler. Çölden getirilmiş deve hecin, sürü sürü güvercin. Ve seremoni. Bumerang, didgeroodoo , Aboricin. Ferahlıyorum. Bu meydanda yedim ilk dayağı atlı polislerden. Kesilmiş ormanların tablosunu, en büyük tablomu bu meydanda yaktım. Sempatik, sessiz, anaç kadını, ilk sevgilim Emma’yı, bu meydanda öptüm. Gül ağacından işlenmiş, içi mücevherli kutuyu bu meydanda verdi bana. Hayal kuruyorum hâlâ o kutunun içinde.

Hareket halindeyim.

İşte orada oturuyor. Söz verdiği saatte gelmiş. Güzelleşmiş. Aklı ölüm imgesinde. Kalbi, şimdinin nirengisinde.

Gülümsüyor, el sallıyor.

Emmmmaaaaaa!

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/20/2024 - 16:37
03/31/2024 - 21:39
03/21/2024 - 04:53
01/14/2024 - 19:15

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...