Anılar/ Saadet Erdoğan

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi
1986 senesi… Tayin yerim Afşin Dağlıca Sağlık Ocağı. İlk ve ortaokulu olan büyükçe bir köy. Eski adıyla Maravuz. Ocakta, bir doktor, üç ebe-hemşire, sağlık memuru ve bir de hademe... Köy dağlık olmasına rağmen manzarası, havası ve suyu harika. Fakat sağlıkçıları etkileyen kötü bir olay dilden dile hâlâ anlatılırdı.

Önceleri bir tek ebesi olan bir sağlık evi varmış buranın. Genelde biz sağlıkçılar yalnız başına çalışırız. Bundan dolayıdır ki gittiğimiz yerde birçok olaya maruz kalırız. Bu anlatacağım onlardan sadece bir tanesi.

Köyden biri ebeyi ister. Ancak, ebenin gönlü yok. Ne yapsalar da razı edemezler. Sonunda bir plan yaparlar ve bir gece zifiri karanlıkta "doğum var!" diyerek ebeyi götürürler. Ebe görevi gereği gitmek zorunda kalır. Ama kızı götürüp o gence teslim ederler. Oğlan ebeye sahip olmaya çalışırken, onu kandıran bayanlar da yardımcı olmaya çalışırlar. Ebe ne yapsa da kurtulamaz. Sonunda aklına, olayın faillerini yakalatmak için bayanlardan birinin yüzünü tırmalamak gelir. Cahilliğin boyutunu görüyorsunuz değil mi? Akılları sıra ebeyi evlenmeye zorlayacaklar. Ebe serbest kalır kalmaz şikâyetçi olur. Ebenin tırnakları arasındaki doku örneğinden suça karışanları yakalayıp, olayı failleriyle birlikte açığa kavuştururlar. Kadın konuşur ve olay çorap söküğü gibi aydınlanır. Suça karışanlar birer birer yakalanıp cezalandırılırlar.

Ben oradayken olayın üzerinde hayli zaman geçtiği halde suçlular hâlâ hapistiOraya gelenler, hikâyenin etkisiyle kendilerinden geçer huzursuz olurlardı. Orada çok kalmadım ama hayatımı değiştirecek önemli bir olay da yaşamadım. Üzerinde altı yıl geçtiği halde 12 Eylülün etkisi sürüyorduSiyasi kimliğimizi gizliyor, ne olur olmaz diyerek temkinli davranıyordukArtı bayan oluşumuz, daha da dikkatli olmamızı gerektiriyordu. 

 Sıtma için kan örnekleri aldığımız günlerdi. Bu işle bir memur arkadaş görevliydi. İkimiz de lojmanda kalıyorduk. Televizyonum olmadığından çoğu kez onlara giderdim. Aile, Alevi olduğundan diğerlerine göre daha sıkı fıkıydım. O dönem PKK aktif miydi değil miydi tam hatırlamıyorum ama eylemleri itici geliyordu bana. Haklı da olsalar, öldürmeler, yakmalar yıkmalar mesafeli durmaya zorluyordu beni. Fakat Kürt ve Alevi oluşumuzdan dolayı, ister istemez olayların içinde buluyorduk kendimiziGece ilerlemiş, televizyon son haberleri veriyordu. Birden bir alt haber ilişti gözüme. Abimin resmi bir göründü, bir kayboldu. Oturduğum yerde dondum kaldım. Odama geçtim ve sabahı zor ettim. O zamanlar şimdiki gibi bir iletişim yoktu. Bakkaldan bizimkilere telefon ettimse de inkâr ettiler. “İnanmıyorsan, gel” dediler.

Durur muyum, “Acil gitmem” gerektiğini söyleyerek senelik izne ayrıldım. Maraş’a geldim. Köy minibüsü geç kalktığından postanede çalışan kuzenimin eşine uğradım. O da tembihli olduğunda inkâr etmek zorunda kaldı.  

‘Yanıldım mı acaba?’ diye düşünemeden edemedim. Bir minibüse atlayıp Narlıya geldim; oradan da Bayramgaziye... Çok sürmedi, bizimkilerden biri karşılamaya geldi beniÜzüntüden kahroluyorum. Hızla yukarı çıktım ki abim orada. Bir hafta gözaltında kalıp serbest bırakılmış. Anlattığına göre,bir sürü insanı küçücük bir yere tıkmış, bedenleri uyuşana kadar da bekletmişler. O süre içinde de kuru ekmeğe talim ettirilmişler.

Olayın eve yansıması şöyle olmuş: Jandarma evimizi sarar. Annem aşağıda, kız kardeşim yukarıda uyurmuş. Annem “Kızı uyandırayım, korkmasın” demişse de dinlememişler. Evi didik didik etmişler. O an babam yokmuş. Gelince de  “Oğlum şu an yok, gelirse getiririm” demiş. Buna rağmen, babamla kız kardeşimi alıp götürürler. Köyün çıkışında, “Kızımın suçu yok, onun yerine beni götürün“ diye ısrar etmiş babam. “Sizin de çocuklarınız, kızlarınız olmalı…”  Bunun üzerine kız kardeşimi bırakırlar. Abim teslim olur ama neyle suçlandığını bilmez. Annem yaşadığı şoktan dolayı evin yolunu şaşırıp başka bir yöne giderSonra kendine gelip geri döner.

Gelelim abimin aranma nedenine. O dönem köyde araç yoktu. Hastası olan bize koşardı. Bir gün bir yakınımız arabaya ihtiyacı olduğunu söyler. Abim de verir. O da birilerini alıp bir yere götürür. Çok geçmeden de yakalanırlar. Yakalananlar siyasi olduğundan, yardım ve yataklıktan aracın gerçek sahibine yönelirler. Abimin aranması böyle olur. Gözaltındayken sağlık muayenesine götürülen abim, orada görevli ablamı görmüşse de görmemezlikten gelir. Çünkü onun zarar görmesini istemez.

Yıllar sonar bu olayın ailemiz üzerindeki etkisini düşünür, o günleri yaşar gibi üzülürüm. Hele bir de suçsuzsanız, ruhunuzdaki tahribatı tahmin dahi edemezsiniz.

 Aradan yıllar geçti. Yıl 2014. Dağlıca(Afşin) üzeri Ankara’ya giderken âdeta o günlere gittim. Kızımın da yanımda olması ve çalıştığım yeri görmesi bana hem heyecan hem hüzün verdi. Her şeye rağmen, orada geçen coşku dolu gençliğimi tekrar yaşar gibi oldum. Boşuna dememişler, “Sizi siz yapan anılarınızdır”, diye.

Otobüsün camından, Dağlıca ’ya dalmışken, yüreğimde hüzün, dudağımda bir nakarat:

Anılar anılar/ şimdi gözümde canlandılar

anılar anılar/ beni bu akşam ağlattılar



Eylül 2014

Çakıl Taşı 

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/22/2024 - 21:29
01/27/2024 - 22:27
01/02/2024 - 00:43
08/05/2023 - 16:21
07/31/2023 - 22:44
07/29/2023 - 19:58

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...