hikaye
Abdullah’ın Mesellerinden Seslenen Acılar[*]
Abdullah Öngüllü ile yıllardır mektuplaşırız. Pek çok siyasal tutsakla yaptığımız gibi. Şimdilerde Afyon T Tipi’nde yatıyor. Yirmi yılı aşkın süredir. “Yıllardır düzenli bir şekilde yazmaya çalışıyorum,” diyordu 9 Ekim 2020 tarihli mektubunda: “Yazmak biraz da babamdan kalma bir miras, medrese öğrencisi bir köy imamıydı ve bütün zamanını kitaplar ile defterler arasında geçirdi. Arap alfabesiyle Kürtçe yazıyordu. Bir halk sözüdür, ‘Babası balıkçı olanın çocuğu en azından suyu sever,’ denir; doğruymuş. Her şeyden çok okumayı ve yazmayı sevdim.
Bir Günün Hikâyesi
İki tarafı kar duvarıyla kaplı yolda ilerlerken araba ara sıra kaydığı anlarda durum değişiyor.
Yol boyu başını dayadığı buharlı camdan gözlerini almayan kadın ne bir yere bakıyor ne de bir tepki veriyordu. Kafasını dolduran soruların cevabını karlı yollara bırakmış, sıkıntısı suskunluğuna sığınmış gibi sesini yitirip kayıp bir karanlıkta yüzerken, yanındaki adamın elinde terlemiş elinin farkında bile değildi.
Hikâye nedir, nasıl yazılır?
Az çok ayrıntıları verilerek anlatılan olay; baştan geçen bir olayı anlatma; belli bir zaman ve yerde az sayıda kişinin başından geçen, gerçeğe uygun birtakım olaylar anlatan ya da birkaç kişinin karakteri çizilen roman türünden kısa yapıt, öykü; aslı olmayan söz.” (TDK, Türkçe Sözlük)
Hikaye Nedir? Nasıl Yazılır?
Hikayeler, çok fazla olay örgüsü ve karakter içermezler. Roman kadar uzun soluklu da olmadıklarından, okuyucuyu anında kendine çekebilme özelliğine sahip olmalıdır. Romanda bunu sağlamak için yeterince zamanı olan yazar, hikaye yazarken böyle bir avantaja sahip değildir.
Kimi yazarlar yazmaya küçük hikayeler yazmakla başlar fakat hikayeyi, romana geçişte bir aşama olarak değerlendirmek çok doğru değildir. Hikayeler, alıştırma denemeleri olmaktan öte, edebiyatta önemli bir yere sahiptirler. Günümüzde biraz ihmal edilen bir dal haline gelmiştir.