Kula Düğünleri
Alançeşme’ye dönüyorum Abide’nin önünden dereboyu.
Hey gidi top sahası, mesire yeri.
Ne gelin kızlar gördün sen ne dünürcülüklere ev sahipliği yaptın.
Şimdi nerde o insanlar bilmem…
Ali Sarıgözoğlu
Alançeşme’ye dönüyorum Abide’nin önünden dereboyu.
Hey gidi top sahası, mesire yeri.
Ne gelin kızlar gördün sen ne dünürcülüklere ev sahipliği yaptın.
Şimdi nerde o insanlar bilmem…
Ali Sarıgözoğlu
Yıllar öncesine gittim. Çocukluğumun geçtiği köy evindeydim:
Perdede Sallanan İki Kuş
Eğer sen, Çalıkuşu yüzünden öğretmen olmuşsan, ilk tayin yerini belirlerken uzaklar seni nasıl çeker.
Neyse “sağlık olsun” diyerek bir yığın anıyı yüreğime koyarak, bu sefer Batı’nın bir dağ köyüne geldim. Tabii eşim sayesinde. Köyümüz yine mahrumiyet ama bu sefer iki kişiyiz.
Güneş, bütün görkemi ile dolana dolana köyün toprak damları üstünde uzun çizgilerle ufka ulaşıp, arkasında koyu gölgeler oluştururdu. Çocuklar bütün gün kırda bayırda, kavurucu sıcaklarda bir araya gelirlerdi. Böğürtlen, çiğdem, dikenli kenger toplayıp yerlerdi. Erik, incir ağaçlarına tırmanırlardı. Kuzuların, koyunların peşinde koşarlardı. Mendil kapmaca, çelik çomak, tombala, saklambaç oynayan, ip atlayan çocuklar, karanlık ve sessiz evlerde yorgunluktan erkenden yataklarında olurlardı.
‘’Haydar Haydar’’ isimli çalışmasıyla yüzyılımıza damgasını vurmuş rehber bir niteliktir, Ali Ekber Çiçek. Küçük yaşlarda dedelerin ceminde bulunması ve çocuk yaşında bağlamayla tanışması; hayat felsefesinin insanlık yolunda gelişmesine yön vermiştir.
elimden tut
elimden tut
sensiz bir şey yapamam.”[1]
‘Aşkla Sana’, ‘Gezgin’, ‘Ferhat’, ‘Sevdadır’, ‘Adak’, ‘Beyaz Ölüm Kuşları’, ‘Bir Gün Sevişmeyi Bana’, ‘Eski Bir Gün İçin Şiirler’, ‘Günler Perişan’, ‘Her Şey Tekrardır Biraz’, ‘Hüzün Mevsimi’, ‘Merhaba Canım’, ‘Orman’, ‘Pencere’, ‘Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası’, ‘Sığıntı Kuşu’, ‘Yeryüzü Ağacı’, ‘Kan Reçetesi’ndeki dizelerinden anımsayacaksınız Onu…
“alnını/ dağ ateşiyle ısıtan/ yüzünü/ kanla yıkayan”lardandı…
Öğrenciler basın açıklaması yapmaya başladı. Etrafta onlarca polis müdahale etmeden izliyordu. Yanımdakilere “Bak ne güzel, öğrenciler açıklama yapıyor, polisler müdahale etmeden izliyor ve hiçbir taşkınlık olmuyor. Her zaman böyle olsa eylem yapanlar olay çıkarmazlar.” Dedim.
Yıllar içersinde tanışarak dost olduğum bilim adamları ilk aylar-yıllarda “bu yıldız bizden binlerce ışık yılı uzakta şu yıldız için güneşimizden milyonlarca kat daha büyük” dediklerinde söylenilen rakamları reel hesaplamanın zorluğunu çekiyordum. Her eve dönüşümde yabancı bir ülkede hem Kürt hem de Kürt sorununa angaje olmuş bir fert olarak, günlük yaşamda karşılaştığım sorunların boyutunun yıldız merkezinde gördüklerimle mukayese edildiğinde gülünçlüğümün rahatlığını yaşayan ben oldum.
E1-101 nolu koğuş, devrimcilerin varlığından dolayı cezaevinin en seçkin, en şamatacı koğuşu haline geliyor. Tüm devrimciler, Deniz, İbo, Cihan Alptekin, Ömer Güven, Salman Kaya, Necdet Dizman, Kenan Rıfkı Ertuğrul, Bora Gözen, Osman Bahadır ve diğerleri tek bir komün içindeler. Deniz, İbrahim Öztaş’ı komünün pratik işlerini yürütmek için atamış. Komünün yarısı sigara içtiği için sigara giderleri bütçeyi zorluyor. Bafra ile Yeni Harman alınıyor ve tiryakilere her gün birer paket veriliyor. Komün toplam 30-35 Dev-Genç’liden oluşuyor.