Karanlığa Işık Tutar Ümit'ler Ümit Kaftancıoğlu Anısına
Bin dokuz yüz seksen 11 Nisan'da
Gönülden gönüle yatar Ümit'ler
Halkın düşmanları pusu kurdular
Yazar, Prodüktör, Kültür adamı
en mükemmel ifadesidir.”[1]
Asıl adı Gürkan Coşkun’du; Çorumlu ve Parisli idi. 25 Eylül 2022’de 81 yaşında kaybettik Onu…
1941 doğumluydu, “kuyruklu yıldız” anlamına gelen ‘Komet’ ismini kullanırdı.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde gördüğü eğitim sonrasında 1971’de Vincennes Üniversitesi’nde plastik sanatlar eğitimi almak için Paris’e yerleşti.
İlk sergisini eğitim gördüğü Fransa’da açtı. Viyana, Salzburg, ve Brüksel’de de kişisel sergiler açmıştı.
Bugün evliliğimizin tam tamına 37. yılına adım attık. İyi günde de kötü günde de hep yan yanaydık seninle. Kızdık, kırıldık, anlayamadık birbirimizi bazı zaman ama bildiğimiz ve emin olduğumuz tek şey birbirimizi gerçekten çok sevdiğimizdi. Bir de bu evliliği daha güzel hale getiren iki güzel filiz, çiçek (Ayça Sinem, Ezgi Gizem adlarında) kızımız var.
Kızımız Ayça Sinem Açar evlendi, mutlu bir yaşama adım attı... Bir *damat oğlumuz İsmail Açar; bir erkek prens (K. Toprak) bir de kız prensesimiz (Doğa Masal ) olmak üzere iki de torunumuz var.
rüzgârın peşine takılan bir nefes gibiydik.”[1]
Onat Kutlar’ın, “Şimdi sessiz duruyoruz kıyısında bir düşüncenin, unutmamak için. Çünkü unutuşun kolay ülkesindeyiz,” uyarısına değer veren biri olarak; gidenlerin, kaybettiklerimizin ardından unutmamak için yazmanın önemli olduğundan kuşku duymam.
Çünkü “Yazmak, geleceği görmek” ise, eğer Paul Valéry’nin işaret ettiği gibi; bugündeki geleceğin kayıt altına alınmasıdır.
#Cumartesianneleri #özgürlük #68kuşağı #Şahturna #78kuşağı #ozanşiar #özgürlük #Cumartesianneleri #DayikênŞemîye #BenimAnnemCumartesi
14 Nisan 1987’deki büyük öğrenci yürüyüşü 80 sonrası askeri darbenin yıkıntıları üzerinden yeniden doğuşun habercisiydi.
Eylem herhangi bir siyasi gruba mal edilemeyecek genişlikte bir örgütlenme modelinin sonucuydu aynı zamanda.
Katılımın yoğunluğu düşünüldüğünde eylemi örgütlenmek için harcanan çaba da kolektif iradenin değeri de daha iyi anlaşılabilir.
Öğrenci dernekleri toplantısında Aksaray’dan başlayacak olan yürüyüşün kaldırımdan mı yoksa yolun kapatılarak mı başlayacağı yoğun tartışma konusu olmuştu.
Halkımızdan yüzbinlerce imzaları ve Uluslararası Pen ile beraber öncülük eden aydınlarımızdandı. Edebiyat kervanında üleştiğimiz aydınlanmacı anılarımıza sevgi, saygılarımla... Aramızdan bedenen ayrılışı 28 Şubat-(2015 Yayından: Yaşar Kemal, Aşık Şah Turna Ozan Şiar Ağdaşan Uluslararası Konferans Basın Yayından #Şahturna #yaşarkemal #Ozanşiar #halkozanı #yazar #aydın #edebiyat #türkü #turna #halkedebiyatı #barış #halksanatçısı #özgürlük
Nihayet beklediğimiz gün gelip çatmıştı. Ben, Heci, Elbeyi, Kenan, Davut… İşçievleri’nden aşağıya doğru güle eğlene yürümeye başladık. Yolda bizi görüp de aramıza katılanlar olmuştu.
İşçievleri yol bitiminde sağa dönüp Menderes Caddesi üzerinde yürümeye başladık. Benzinliğin oradan yolun karşısına geçtik, oradan da parka. Kaydırak tüm muhteşemliğiyle karşımızda duruyordu. O kadar devasa bir kaydıraktı ki, gördüğümüze inanamadık. Upuzun bir merdiveni vardı, yüksekliği ise en az on metreydi. Korkuyor, merdivenlere çıkmaya çekiniyorduk.
Friedrich Hegel’in, “Dünyadaki büyük işlerin hiçbiri tutku olmadan gerçekleşmemiştir,” sözlerini doğrularcasına; Bertolt Brecht’in, “İnsan, ancak onu düşünen hiç kimse kalmadığı zaman gerçekten ölür,” vurgusundaki sönmeyen/ ölümsüz yıldız(lardan)dı Yıldız Kenter…
Onun hakkında yazmış olsam da,[2] Onu bir (ya da binlerce!) kez daha anımsamamak mümkün mü?
Evet; “Tut elimden yaşam, tut, bırakma bırakma,” diyen “Yıldız”da hep aşk vardı.[3]
Akdeniz’in ağustos sıcağında dutların serin dallarına iltica eden cırcır böceklerinin ateşli korusunu dinlerken buldum onu. Dört bir yanında yükselen modern yapıların ortasında küçücük, mütevazı köy evi gibi kalan evinin avlusunda gözlerini öylesine boşluğa dikmişti.