Mevsimler devrildi. Bahara girdiğimiz bu günlerde Berkin’imiz derin uykusundan uyanır derken, sen çekip gittin be çocuk.
Zalim korkaktır, korkak olduğundan çocukları vurur. Bir de ekmeğe düşmandır.
Bahar mevsiminin Mart ayındayız Berkin’im. Mart çok zalim oldu bu yıl. Seni koparıp alıp gitti bizden. Şimdi toprağın tatlı tenine düşen ülkenin gözyaşlarıdır. Bak ülkende seni uğurlamak için milyonlarca insan ayakta. Eller sallanıyor arkanda bir o yana, bir bu yana. Yüreklerini parçalarcasına çaresizlik içinde donuk ve kederli bakışlar ile sana güle güle diyorlar.
Dersim’i çevreleyen Munzur Dağları nasıl da boynu bükük şimdi. Mart ayı utanır kendisinden bundan böyle. Bir de yaralıdır artık.
“Berkin öldü” dediler. Dona kaldım olduğum yerde, ne yapacağımı bilmeksizin dönüp durdum bir o yana bir bu yana. Oysa çocuk yüreğin umudumdu benim. Hep uyanırsın diye bekledim.
Uyanacaktın be çocuk... örneğin top oynayacaktın, deli taylar gibi sokaklarda koşacaktın, kitap okuyacaktın, Pulur da asi Munzurlara bakacaktın, aşık olacaktın, aşık olduğunun ellerinden tutup gözlerinde kaybolacaktın, şarkı söyleyecektin, halay çekecektin, Semah dönecektin. Daha neler neler yapacaktın...
Ama sen gittin. Mart ayı seni elimizden aldı. Nasıl da kederli, nasıl da yüreği kanıyor ülkenin. Oldu mu şimdi Berkin im?
Ölümler vardır, kuş tüyü kadar hafif ve değersiz. Seni vuran, vurduranların ölümlerinin hiçliğinden...
Ölümler vardır, dağ ağırlığından. Senin ölümün gibi. Nasılda ağır çöktün zalımın üzerine.
Ölümden söz ettiğime bakma sen benim Berkin. Ölen sen değil, seni vuran ve vurduranlardır. Milyonlarca insan Berkin olup, dünyanın dört bir yanındasın şimdi.
Aslında, baharla birlikte sen uyandın işte. Uyandın ki, uyuyan toplum şimdi ayakta. Nasıl da birleştirip Berkin eyledin. Seninle birlikte ülkelerini daha bir sevgiyle sahiplenerek, hem de baharın uyanışı kadar, kış uykularını üzerlerinden atarcasına uyandılar.
Bahar mevsiminin ilk ayı olan Mart ayındayız, Berkin im. Bahar ki doğuştur, sen bahar ile birlikte milyonların yüreğine aktın. Bundan böyle baharda açan çiçeklerin adına Berkin, Ali İsmail, Mehmet, Medeni, Hasan, Ahmet, Ethem, Abdullah diye adlandıracağız.
Bak delikanlım...
Mevsimlerdir, milyonlarca insan, her dakika, her saat, her gün uyanmanı bekledik. Dedik ki, şimdi “Berkin kalkacak, gözlerini ovuşturacak diyecek ki, “amma da uykucuymuşum ben” gülümseyecek bize...
Yüreğimize konuk ettik seni. Şarkılar söyledik, şiirler yazdık, ninniler fısıldadık kulağına. Duydun mu bizi Berkin?
Mehmet, Ali İsmail, Medeni, Hasan, Ahmet, Ethem, Abdullah yanlarında koca bir yer ayırmış küçük kardeşlerini bekliyorlardı.
Bilirsin, abiler küçük kardeşlerine hep iyi bakarlar. Bir de, korumak için üşüşürler üstüne.
Bugün seni abilerine yolculadık Berkin im. İşte buluştun, mutlu musun iki gözüm, kanayan yaram. Selam söyledin mi benden, bir de yüreklerinden öptüğümü.
Bir halk uyanıyor de, birde çok özlediğimizi, yollara gözlerimizi yatırıp beklediğimizi söyle. Deki, zalim çok çirkinleşti. Yıkılacak can çekişiyor.
Güle güle Berkin...
Hey, abileri... topraktan aldınız haberi, Berkin’in size doğru yola koyulduğunu. Berkin i bugün size yolculadık. İyi bakın kardeşinize. O en küçüğünüz. Bilirsiniz, küçük kardeş nazlıdır. İyice sarılın, üşümesin. Bir de doyasıya öpün.
Yüreğinizden öperim kardeşlerim...
Nurettin ASLAN