NASIL ALIŞILIR Kİ!
Elma eski tadında değil
Sensiz…
Hafta başı sabah ilk kez acıkarak uyanıyorum, altıncı gün...
Kahvaltı hazır. "Kuş cıvıltılarını dinle" diyorum anneme.
Elma eski tadında değil
Sensiz…
Hafta başı sabah ilk kez acıkarak uyanıyorum, altıncı gün...
Kahvaltı hazır. "Kuş cıvıltılarını dinle" diyorum anneme.
SAÇ KAZITMA PARTİSİ
23 Haziran 2015, Salı
Saat 18.30
Kemoterapi Arifemde Saç Kazıtma Partime Davetlisiniz.
Moral bozmaya değil moral bulmaya
Küllerimden yeniden doğmaya
Var mısınız o anı benimle paylaşmaya?
Neden hep beyaz derler o masaya, beyaz mıdır hakikaten?
Beyazsa neden beyaz? Kan daha iyi gözüksün diye mi? Turuncu, mor filan gibi enerjik bir renk olsa daha iyi değil mi?
Beyaz güzeldir, çok da severim ama ameliyat masasına giderken kefeni hatırlatmaz mı insana? Tuhaf!
Keşke mor olsa...
İlk kemoterapimi almaya az bir zaman kalmışken bir gece vakti Aygül' ün bir fotoğrafı düşüyor karşıma bilgisayarda. Bugün onun ölüm yıldönümü! Seneler geçmiş aradan.
Annem erken yattı, bahçedeyim. Birdenbire çok gerilere gittim, yıllar öncesine...
Hoş; otuz beş yıl sonra şimdilerde bile, onca yeni ulaşım alternatifine rağmen süre halâ aynı ya, hadi neyse!
Binersin kırmızı belediye otobüsüne, ayakta itiş kakış, kıçına el atacaklar için yakada hazır bekleyen toplu iğneyle aşk yaşayarak, ter kokuları arasında varırsın okula.
Biz yine iyiymişiz aslında. Sadece kıçımıza el atardı it kopuk takımı. Onun da bir toplu iğneyle icabına bakardık.
Şimdilerde kıçının ellenmesine razı olacak nerdeyse kızlar. Tecavüzler, boğazını kesip canına kast etmeler!
Her neyse derin mevzular bunlar!
Müjde Ar'ın parladığı yıllarda herkes beni ona benzetirdi. Bu benzetilme çok da hoşuma giderdi. Bir şampuan reklamına çıkardı televizyonda. Saçlarını havuzda özgürce sallayıp arkaya attığı bir reklamdı TV'de.
Yirmili yaşlardaydım. Saçlarım çok güzeldi. Hala güzel. Ben de saçımı sallayıp arkaya doğru atarmışım. Hem o halimi hem de yüzümü çok benzetirlerdi ona. Unutmamış Emel bunu.