Mehmet Çobanoğlu ağ günlüğü

Kurban

Mehmet Çobanoğlu kullanıcısının resmi

Ne Habil ol
Ne de Kabil
Bırak ilkelliği
Kibirlenip gururlanma...
Sakın cana kıyma yeter
“Yaşam büyük bir nimettir”
Bedenlerde can var oldukça
Tanrı muhtaç değil kana! Öyle sığınma kurbana

Öküz, inek
Koç, koyunu
Manda, dev
Tekeyi boğazlama
O canların günahları ne? Hele söyle
Etle karın doyurup ibadet yapılmaz
Kurtarıcı Mesih, Hz Nuh Nebi’de kurban yemediler

Halk Gelecek Bir Araya

Mehmet Çobanoğlu kullanıcısının resmi

 
Bu düzendir dert getirmiş,
Nice yaraları eşmiş;
Filizleri kırıp geçen,
Delidolu karayelmiş.
 
Yaram derin sinemdedir,
Sızıntısı her yerdedir,
Ne olur?  Bana ol çare,
Yiğidim umut sendedir.
 
Çok yıllanmış bir yaradır!
Her şeyi ayan-beyandır,
Öyle kötü bir halı var,
Maziden miras kalandır,
 
İşçi- köylü dert ağlıyor,
Halk perişan, can acıyor…
Cihan’a çakallar dolmuş,
Yoksula huzur vermiyor,
 
Bu düzenden aldım yara,
Ar û namus olmuş para,

Gülsuyu Kan Deryası

Mehmet Çobanoğlu kullanıcısının resmi

Yüreğim sancılandı, ruhum karalar bağla
Oğul dedim hiç ses yok, gözyaşlarım hep çağla
Vicdansızlar ne anlar? Karakaşlım vurulmuş
Hasan Ferit’im yerde, ağla gözlerim ağla
 
Gülsüyü kan deryası, kurban olsun anası
El vurmayın yavruma, çok derindir yarası
Yiğidim kaldır başını, sarılayım boynuna
Haber salın zindana duysun gelsin babası
 
Ben oğlumu alayım, çünkü ben bir anneyim
Tabuttun üstüne de, eşarbımı sereyim
Giden benim canımdır, onur, şeref bilendir
Faili de devlettir, katilini göreyim 
 

Hespê Min Zînke Bîne

Mehmet Çobanoğlu kullanıcısının resmi

Lixabê de bigire, hespê min bikişîne
Berqefa li ser şîne, dorhêlê wî meşîne
Û xwe jî gon kumete, bîjî lê honandîne
Keça min ez rêwî me, oxirke min bişîne...

Dîsa li min kele kele, agirê wî min dixwaşîne
Welatê xerîbîyê, tim jane tim dêşine
Qet rûyê xwen tirşneke, tu bavê xwen rêwîke
Ezê rabim vir herim, negirî dilê min neêşîne

Hespê min bêzengû ye, hevsarê wî tuneye
Ezê rabim dûr herim, li bavê te guneye
Nîgareke xwen bîne û têxe paşila min
Ezê tim lê binhêrim bêjim dil zaneye

Kuşluk Vakti

Mehmet Çobanoğlu kullanıcısının resmi

Gözyaşlarım
Aksın
Kahredici
Çorak topraklara
Ola ki yararı ola
Belki
Çekip gider soyka yerler
Güzel bir hâl alır
Verimleşmiş mükemmel geniş topraklar
 
Burnumda tüten
Bahar’ı özledim
Ömrü kısa
Kelebeklerin ardı sıra
Hep koşmak
Dallarda tutup gülleri sevmek
Güleç yüzle bağları girmek istiyorum
 
Söken şafaklarda
Esintili kuşluk vakti
Sürülen tarlalarda yükselirken buğu
Çiftçilerin mutluluğuna tanık olmak istiyorum
 
Bol güneşli

Dağların Kartalı

Mehmet Çobanoğlu kullanıcısının resmi

 
Devrim yolcusu
Dağların kartalı
Gökyüzünden süzülen
Önder İbrahim’in gür sesi
Akşamın güneşi kızıllığını
Düzlüklere, tepelere çalarken
Yüreğinde iffet, namusu, onur; Munzur’un vadisi
Tüm Dersim koynunda, korku sardı şu bozuk düzeni 
 
Demir kanatlı
Bronz gagalı
Kayaların, yamaçların
Kandil’in soylu kartal’ı
Gün batımına kalmadan
İndi kışlalara, tabyalara, mevzilere
Pençelerini geçirdi, leş yiyen akbabaların beynine
Bakmayın onun yaşına, başına; o çoktandır bu savaşta

Mazlum Çocuk

Mehmet Çobanoğlu kullanıcısının resmi

Bakışlarında
Umut devşirdiğim
Yanakları gül kokulu
Gülüşü sıcak mı sıcak
Ama buruk
Minik adımlarla koşan
Ayak izlerinden
Kızıl kan gülleri açan
Gökyüzüne çığlıkları düşen
Zamana dargın
Acımasız devlete küs olan çocuk
Unutamam ben seni unutmam, katiyen unutmam
 
Misket
Uçurtma bilmeyen
Günlerden beri
Ekmeğe, soğana
Hasret ve muhtaç
Mahzun gözlerinden yaşlar
Sel olup taşan
Elin elime değerken
Beni yakan, kavuran
Tanklardan ürken
Mazlum küçük çocuk

Ne Mutlu İnsanım

Mehmet Çobanoğlu kullanıcısının resmi

Ne mutlu ben insanım, mutluluğu severim
Üstünlüğü hiç bilmem, hep hadimi bilirim
Ben bitkiye, hayvana, canlılara kıyamam
Emeğe saygılıyım; güzel yolu seçerim
 
Küçüklere sevgim var, büyüklere hürmetim
İşte huyum böyledir, budur benim servetim
Hem eker hem biçerim, kendime çok yeterim
Dokunmayın dünyama, siz olmayın cellâttım      
 
İnsanım, üretenim! Halkları çok severim
Siyah, beyaz ayırmam, hepinizi beklerim
En büyük emektir! Dünyamızda çok güzel
Doğu, batı fark etmez, hep el ele verelim
 

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
RSS - Mehmet Çobanoğlu ağ günlüğü beslemesine abone olun.