Kitap Tanıtımı

Dersîm Katliamı’nda bir Ermeni aile

Mehmet Söğüt kullanıcısının resmi

Dersîmli Kızılbaş Kürtler ise kardeşlerine karışmamış ve onları himaye etmeye çalışmışlardır. İç içe geçmişler ve dilleri bile birbirine karışmıştır. Büyük kıyımdan sonra Dersîm’de birkaç aile kalır. Yarıdan yarıya olan nüfusları bir anda küçük bir azınlığa dönüşür. Azınlık olmaksa her yerde horlanmaktı. Bazı haksızlıklara maruz kalmaktı.

Hozat’ın Zımek köyünde, askerler köyde yaşayanları toplayarak dört-beş kilometre uzağa götürür ve makineli tüfeklerle tararlar. Sarkis’in babası önceden kaçmıştır. İlk öldürülen ise köydeki muhbir oluyor.

İsimsiz/ Gönül Çatalcalı

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Kelebek etkisi hangi okyanuslarda hangi dalgalara neden olur?

Hayaller çalınabilir mi? Sevginin tarifi nasıl yapılır?

Aynanın iki yüzünü aynı anda görmek olası mıdır?

Bir ölüm kaç kişiye dokunur da geçer?

Şimdi,
Dikensiz gül bahçesi bekleyenlere bülbülün çilesini anlat. Sabaha dek yürekten özsuya karışan kanı… Azar azar, her an biraz daha tükenerek, nağme nağme yok oluşu, sızılı… Kim ki yürekten sevmez, ona dememeli / bu meseli.

Kim ki anlamak istemez, o ne güldür ne diken…

EMEĞİN SANATI'NDAN 167. MERHABA

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Ülkemiz seçime doğru giderken onunla birlikte her şey tepe taklak oluyor. Anlık ya da uzun süreli elektrik kesintileri, kimi yörelerde sürekli gidip gelen internet arızaları ve alabildiğine büyüyen pahalılık,pahalılık ve ardından yoğun yaşanan bir geçim sıkıntısı. Peki neden mıdırdanma, şikayet çok az...

İki Dedem vardı/ Mehmet Ali Çabuk

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Kitabın sayfaları; dağlar arasında yaşam sürdüren bir halkın, yerleşik bulunduğu alanlardaki yaşamlarının, bir zulüm süreçle nasıl altüst olduğunu anlatır.
İki Dedem Vardı, ticaret ilişkileri, dostlukları, evlilikleri, kirveliklerle bir birine komşu halkların; Kürtlerin, Türklerin, Ermenilerin 1915’in kara günlerine nasıl geldiklerini ta içerden anlatmaktadır.
İki Dedem Vardı, sadece katledilmiş insanları anlatmakla sınırlı değildir. Katillerin 1915 sonrası günlerini gözümüzde canlandırırken, bir coğrafyanın nasıl çoraklaştırıldığını aklımıza, vicdanımıza yazmaktadır.

Mendil Sen Kokuyordu-Necmettin Yalçınkaya-

Hilal Üçer kullanıcısının resmi

Ağlamalar, bağırtılar, sevinç naraları bahçeden dışarıya taşmıştı… Halil babasından koptu, anasına doğru olanca tüm hızıyla koştu, anasının ellerine sıkıca sarıldı; kana kana öptü, öptü… birden Halil’den sıyrıldı kurtardı kendini, eve doğru koşup girdi içeriye. Halil şaşkındı.

kırık kalemler/ hasan gündoğmuş

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Sadece kalemleri vardı ellerinde Halkın Sesi'ni duyurmak için. Zap Suyuna köprü yapanların kuşağından geliyorlardı, Onurlu ve ilkeliydiler. Kalemlerini kırdılar ama satmadılar.
Patron Naci bey bir gün. Tahsin beye rahatsızlığını açar. “Bazı çevreler rahatsız, biliyorsun, Sinan almış başını gidiyor; ona vuruyor, buna vuruyor, ama vurulanlar da bana vurmaya başlıyor. Ne olacak bu gidişin sonu? Bazı geceler uykum kaçıyor.“
Tahsin yutkunur.

Üç Yoldaş/ Musa Kaplan

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

 Beyceli’de Ertan Sarıhan’ın akrabalarıyla, Yeldeğen de Hüseyin Cevahir’in beş kız kardeşiyle yapılan hasbihali de bulacaksınız.
Devrimci mücadelenin en fırtınalı dönemine damga vuran bu üç ismin izsürümünü yapan Musa Kaplan, sürecin en yakın tanıklarıyla konuştu ve yazdı…
“Ertan o zamanlar azot fabrikasında çalışıyordu. Sendikal çalışmalar içinde yer aldığı için işten çıkarılmıştı. Benim çalıştığım yerden babasını aradı. Babasına telefonda; ’baba nişanlıma söyleyin beni beklemesin, ben devrimle evlendim’ dedi.”

Yaralı Yonca

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

… Savaş da barış da iki taraflı bir eylem olduğu için, her iki tarafın da bir şekilde mutlaka kendisini göstermesi, tanıtması, anlatması, konuşması lazım ki, savaş bitsin, barış gelsin… Balıkçı ile Karadağ, görsel malzemeyle de süsledikleri bu çalışmada, işte savaşın ve barışın diğer tarafı olan gerillayı, yöneticisi ile örgütü ile sıradan mensubu ile gündeme getiriyor. Hem de kendi doğal mekânlarında. Üstelik kuru siyasi muhabbet yok, canlı, insani, renkli portreler ve anlatım var.

Methiyeler Düzemeyeceğim Bir KAFKA Kitabı ( Milena'ya Mektuplar)

Hilal Üçer kullanıcısının resmi

Burada bahsettiğim, bir kitabı beğenip beğenmemek değil hiç kuşkusuz. Çünkü zevklerin tartışılmazlığının farkındayım. Tezimi edebiyat çevrelerince kabul edilen bazı kriterler üzerinden sürdüreceğim.

Piyasaya bir kitap çıkar ve edebiyat çevrelerinin burnunun üzerine düşmüş gözlüklerinin üzerinden süzülen bir bakış atacağı ve titiz bir incelemenin başlayacağı vaktin geldiğini belli eden sol kaşın yerçekimine meydan okurcasına yukarıya kalkacağı an gelmiştir demektir. Bir dakika. Betimlemelerin işi yoktu bu yazıda öyle değil mi?  [:)]

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Kitap Tanıtımı beslemesine abone olun.