Orman Yangınları, Tema Vakfı Ve Koç İmparatorluğu Hakkında Bilinmeyenler...

Adil Okay kullanıcısının resmi
Doğanın "yeşille göz boyama"ya değil, gerçek bir anti- kapitalist bir çevre politikasına ihtiyacı vardır. Adil Okay

...

Sosyal paylaşım ağlarında iyi niyetli olduklarından kuşku duymadığım bazı arkadaşlar eksik, yanlış bilgilerin, propagandaların etkisi altında kalarak TEMA gibi vakıfları ya da Çevre katliamında suç ortağı olan Koç imparatorluğunu "yaptıkları bağış" nedeniyle alkışlıyorlar. Oysa o sirketlerin yaptığı bağışlar sizin, işçinin emekçinin parası. Bu sermaye grupları yaptıkları bağışları masraf gösterip ödemeleri gereken vergilerden düşüyorlar. Ve bu hile tamamen "yasal" kılıflı.

Tekrar hatırlatayım kenan evren'i alkışlayan, 12 Eylül darbesini destekleyen ve her dönem iktidar yanlısı olan Koç grubu çevre katliamında suç ortağıdır. Koç grubu, Sabancı grubu Cengiz holding gibi yıllardır AKP destekçisidir. "Ama içlerinden biri iyidir.." masalına kanmayın. İyi polis kötü polis oyunudur bunlar...

TEMA vakfının gönüllülerini tenzih ediyorum.

İşaret etmek istediğim vakfın mütevelli heyeti ve kurucularıdır. Bu heyet büyük şirket patronlarından oluşmaktadır. Büyük şirketler de doğaya büyük zarar veren suçlulardır. Daha geçen yıl dünyada ağaç katili diye protesto edilen İKEA şirketi TEMA'ya sponsor olmuştur. Yani TEMA, İKEA ile ortak etkinlik yapmayı - para için- içine sindirmiştir.

TEMA'nın kurucusu "Toprak Dede" diye bildiğiniz kişi Hayrettin Karaca 12 Eylül'den önce Karaca holdingin sahibiydi. MHP'ye maddi destekte bulunduğu bilinmektedir. KOÇ grubu her zaman arkasındaydı.

Bu tür STK'lar, Vakıflar çevre duyarlılığı olan insanların duygularını sömürüp radikalleşmelerini önlemek üzere kurulmuştur. Bu tepkilerin anti- kapitalist mücadeleye kaymasını önlemişlerdir.

Bu gün de yaptıkları budur.

Sibel Özbudun ve Temel Demirer de bu konuda ufuk açan "Kapitalizm yeşilin de yaşamın da düşmanıdır" başlıklı 'Edebiyat Bahçe'sinde yayınlanan makalelerinde şunları söylüyorlar:

"Belirttiğimiz gibi, insan(lar)ın tümünü fail ilan etmek, ekolojik sorunun kaynağını ortaya koymuyor, tersine gizliyor. İklim önlemleri adı altında piyasa mekanizmalarına, karbon ticaretine, karbon tutma ve depolama teknolojilerine bel bağlamak ise sorunu daha da vahimleştirmekten öte bir işe yaramıyor.

Tabii bir de “doğayı koruma”yı metalaştırarak bunlardan da servet devşirmeye! Kapitalist sömürü bağlamında bunlardan kurtulmadıkça iklim krizine çözüm bulunamaz. Ekolojik yıkımı sermayeyle devlet yaratmıyormuş gibi, dünyadaki herkes için genel geçer çözüm politikaları ileri sürmek, hem hatalıdır hem dar görüşlülüktür hem de adaletsizliktir… Sermaye düzeninin bütün dinamiklerini, düzeneklerini korurken ekolojik sorunları çözmek elbette olanaksız. Sermayeyi koruyarak ekolojik sorunları çözemeyiz!

İşte bunun için “Yeşil kapitalizm mümkün değil” demeli(yiz)…

“Sermaye ile araya mesafe koymadan, kapitalizmi temelinden sarsmadan bir yeşil kurtuluş tasavvuru tabi ki bütün eleştirilerin merkezinde. Bir takım kısmi iyileştirmelerle bir ‘yeşil kapitalizm’ yaratma hevesi en büyük yanılgı olarak ortada duruyor. "

"

***

Yıllar önce yazdığım bir makalemden bir alıntı yapıp bitireyim diyeceklerimi: Kapitalizmin, ’Globalleşme, küreselleşme’ adlarıyla aklanmaya çalışıldığı günümüzde, ‘yeni kentler’ zenginliğin değil, yoksulluğun simgesidir. New York veya İstanbul’dan yola çıkıp iz sürdüğümüzde, ahtapotun kollarının Antakya’ya kadar ulaştığını görüyoruz. Adına globalleşme diyoruz, küreselleşme diyoruz veya eski adıyla emperyalizm. Ne dersek diyelim sonuç, ’Çok Uluslu Şirketlerin – Ahtapotun’ dünyayı talanıdır.

Sorunun kaynağını görürsek ikinci adımı atabiliriz. Ahtapotu yok etme adımını. Dünyayı ahtapottan, çok açık ki Hollywood’un sanal kahramanları ya da kapitalizmi aklamaya çalışan STK'lar, Vakıflar kurtarmayacaktır.

Unutmamalı ki insanlık, üretim, bölüşüm ve yaşam ilkeleri ortak paydasında, doğayı ve kendini yeniden üretebilecek olanaklara sahiptir. Bu olanakları da kötülerin hizmetindeki sahte kahramanlar bize sunmayacaktır.

Doğanın "yeşille göz boyama"ya değil, gerçek bir anti- kapitalist bir çevre politikasına ihtiyacı vardır.

adil okay

05.08.21

Fotoğraf: Özcan Yaman

 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...