Kaçak Gecekondu 3

Şenol Durmuş kullanıcısının resmi
Nerede bir deniz varsa orada mutlaka bir Karadenizli vardır. Kasımpaşa semtinde Karadeniz nüfusunun ağırlıklı olmasının nedeni de belki de budur

Roman vatandaşlardan sonra Kasımpaşa’da ikinci ağırlıklı nüfus oranını Karadenizliler oluşturmuştur. Bu da uzun adam için çıkmış olduğu bu yolculukta büyük bir insan yığını desteğidir. Uzun adam başta olmak üzere günümüz din âlimlerinin büyük çoğunluğu bir yana en iyi vaaz veren hocalar bir yana en iyi konuşmacı siyasetçiler de da bu bölgeden çıkmıştır. Bu acaba bir bölge insanına has bir yetenek miydi? Bu yeteneğin sırrı geçmişten geliyordu. Rum Pontus İmparatorluğu döneminde Avrupa’nın en iyi papazları da bu bölgeden çıkıyordu. Bu en iyi vaaz veren Hristiyan din âlimleri ve adamları Avrupa’nın diğer ülkeleri tarafından kapışılıyordu. Tarihi belgeli kayıtlara göre birçok kilisenin bu üstün vasıflı değerleri kendi bünyelerine katmak için sıraya girmişti.

 

Uzun adam çocukluğundan itibaren her işte çalışmıştı. Bu işler onun sonraki yaşam yolculuğunda hep bir tecrübe olacaktı. Türk toplum dünyasının acımasız ticaret hayatı onun siyasi yaşamında da artık bir rehberdi. Sahtekârlık, emek sömürme, kazık atma, alavere, dalavere gibi hareket tarzları iş dünyasının adeta temel taşlarını oluşturmuştu. Hâlbuki Tanrı bu işlerin olmaması için insanoğluna dört büyük kitap onlarca peygamber yollamıştı. Simit satan adamla bir bakkalın farkı yoktu. Ya da bir manavın... Ya da bir taksicinin, bir balıkçının, bir holding sahibinin birbirinden hiç farkı yoktu. Bir fabrika sahibi ile bir pastanecinin de aralarında bir fark yoktu. Hepsi de kendi ölçülerinde müşterisini kalitesiz malla fakat korkunç kârla soyuyordu. Bu işleri denetleyen devlet denen kurumdaki yetkililer ise hiç umursamadan vergilerini alırken göz yumma adı altında da rüşvetlerini alıyordu. Uzun adam bu gerçekleri görmekte zorlanmadı. O bu işlere su satmakla başlamıştı ve yapmadığı da irili ufaklı esnaflık işleri kalmamıştı. Bu yüzden olacak ki dördüncü son kitaba sarılıp cami avlusuna girmişti. Onu karşılayanlar ise bu ticareti yapanların alt kesimiydi. Onlara öfke duysa da asıl suçluların ise holding, fabrika sahipleri ve devlet kurumları olduğunu çok iyi biliyordu. Çünkü bu soyguncu kesim Cumhuriyet döneminden beri bu halkı soyuyordu. Kendileri köyden gelmişti. Şehrin acımasız dünyasında ayakta kalmaya çabalıyorlardı. Bu yapmış oldukları ufak esnaflık kazıkları diğerlerinin yanında dinen de bir hak sayılırdı. Kesinlikle de bir günahı yoktu. Kendileri sürekli seferi durumlarda yaşamak zorundaydılar. Ne iş bulmuşlarsa yapmışlar nerede boş bir arazi görmüşlerse de oraya bir kazık çakmışlardı. Bir orası bir burası bir Malazgirt, bir Viyana derken şimdi de Kasımpaşa da yaşam mücadelesine girmişlerdi. Otorite ne demişse tüm sadakatleriyle hizmet etmişlerdi. Ama artık burası son duraktı.

 

Uzun adam sürekli arayıştaydı. O gün mutlaka gelecekti. O Allah’ın belası gün gelecekti ama ne zaman gelecekti. Mensubu olduğu parti hareket halindeydi. Ufak tefek milletvekilleri çıkarıyordu. Gerçi bu partinin bir iki koalisyon denemesi de olmuştu. Fakat elit iş dünyasının kodamanları ve kutsal Sezar askeri hâkimiyetinin denetiminde olan Türk siyasetinde bu parti sadece kıyıda boğulmamak için mücadele eden tavuk gibiydi. İşe bu koalisyon günlerinde İETT’de bir torpille hizmetli memur kadrosunda bir iş bulmuştu. Lise mezunu olarak iyi bir devlet kapısı işiydi. Hizmetli memur olarak başta temizlik işleri olmak üzere verilen her görevi başarıyla yürütecekti. Bu başarısının ödülünü almakta gecikmeyecekti. Müdürün makam odasının sorumluluğu ona verilmişti. Bu arada ailede kuracaktı. Ayrıca parti çalışmalarını da ihmal etmiyordu. Her başarılı erkeğin arkasında mutlaka bir kadın vardı. Ama her başarısız erkeğin arkasında da mutlaka bir kadın vardı. Uzun adam şanslıydı. O birinci şıktaki erkeklerden birisiydi. Eşini bu yolculuktaki katkısı onun bu uzun yürüyüşünü tamamlayacaktı...

 

Kasımpaşa’daki eski komşularının birçoğu uzun adamın bu yolculukta göstermiş olduğu çabaları hatırlarken bir komşu sohbetinde ya da bir metro yolculuğunda ya da bindikleri bir taksinin şoförüne hala bu günleri anlatmaktadır. Birçoğu uzun adamın iyi bir insan olduğunu söyler. O ailesine bağlı bir adamdır. Onu eşiyle semteki pazar günlerinde kol kola dolaşırken görmüşlerdir. Meyve, sebze tezgâhlarını gezerken fiyatları dikkatle inceler. Ara sıra semt kahvesinde de görülmüştür. Oturup bir çay içerken masadakilere hayat pahalılığından şikâyet etmiştir. Sonrasında kahveden çıkarken pantolonundaki küçük bir yamada dikkatleri çekmiştir. Parti etkinlikleri yüzünden evine sık sık misafirler gelmektedir. Eşi sık sık komşuların evinin kapısını çalar. Elinde bir fincanla ödünç kahve ister. Bazen de eski ayakkabılar istemektedir. Bunları yoksul çocuklara dağıtacaktır. Bu isteklerden birçok komşusuna bıkkınlık gelse de birçoğu da elinden geleni yapacaktır. Uzun adam sosyaldir. Kasımpaşa’da top da koşturmuştur. Onu maçtan sonra duştan çıkarken ayağında takunyaları ile görenlerden gülenler olmuştur. Bir terliğin çok pahalı olduğu dönemlerin yokluğun yıllarında bu zor şartlara rağmen sporda yapmıştır. Üstelik bu konuda çok yetenekli olduğu hatta Fenerbahçe Spor Kulübünden transfer teklifi aldığı söylenmektedir.

 

Uzun adam bu yaşam mücadelesinde savaşını verirken göçler hala devam ediyordu. Gecekondular her yere dikiliyordu. Uzun adamın oy deposu ve havuzu sürekli doluyordu. Ona belediye başkanlığını kazandıracak kaçak gecekondular İstanbul’un sur dışı bölgelerinde mantar gibi bitiyordu. Onlarla bir yolculuğa çıkmıştı uzun adam... Sadece bir kıvılcım, bir işaret bekleniyordu. Bu işareti de elit tabakanın medya mensupları yapacaktı. Belediye başkanı adayı olduğunda seçime birkaç gün kala Hürriyet, Sabah, Milliyet gazeteleri dokuz sütuna manşetler atmıştı...."İstanbul belediye başkanı Tayyip Erdoğan'ın 3 adet gecekondusu var " diyordu manşetler... Uzun adam ise bu suçlamaya cevap vermekte gecikmedi. " Verilmeyen hak alınmıştır sadece. Ne var bunda İstanbul’un yüzde yetmişi zaten ruhsatsız " diyordu.

 

Anketlerde üçüncü görünen uzun adam bu haberle bir anda seçimde sürpriz yaparak belediye başkanı oldu. Bu haberi ağzı sulanarak karşılayan köylüler işte şimdi bu adamla vücut buluyordu. Hepsi aynı amaçla yola çıkmıştı ve İstanbul’a gelmişlerdi. Bu şehirli, dürüstlük haberi hiç kimsenin umurunda bile olmamıştı. Bu haber sadece yıllardır aranan öncü komutanlarını bulduracaktı…

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/20/2024 - 16:37
03/31/2024 - 21:39
03/21/2024 - 04:53
01/14/2024 - 19:15

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...