ÖYKÜLER

Mevsimlik Ölüler Geçişi

Mustafa Güçlü kullanıcısının resmi

Tıka basa dolu koltuklar, otlu peynir, turşu kokuyor koridor. Minibüs, sırtında yatak yorganla emek koşusunda kısık farla ilerliyor. İple bağlanmış naylon yalnızlıklar sarkıyor üstündeki balık istifi bagajdan. Rüzgârın önünde uçuşan naylon leğen, plastik maşrapa görüntüsü yol boyu. Peşi sıra öndekileri çok yakından kovalayan otoban korosu ritmini arttırıyor. Karnaval havası değil sanki ölüm mangasının hedefinde çığlık yankısı artan kalabalık.
 

Mevsimlik Ölüler Geçişi

Mustafa Güçlü kullanıcısının resmi

Tıka basa dolu koltuklar, otlu peynir, turşu kokuyor koridor. Minibüs, sırtında yatak yorganla emek koşusunda kısık farla ilerliyor. İple bağlanmış naylon yalnızlıklar sarkıyor üstündeki balık istifi bagajdan. Rüzgârın önünde uçuşan naylon leğen, plastik maşrapa görüntüsü yol boyu. Peşi sıra öndekileri çok yakından kovalayan otoban korosu ritmini arttırıyor. Karnaval havası değil sanki ölüm mangasının hedefinde çığlık yankısı artan kalabalık.
 

MASAL GİBİ BİR ŞANS

Görülmüştür kullanıcısının resmi

 
MASAL GİBİ BİR ŞANS
*Voltaire; “masal, tarihin ablasıdır” der.
Benim masal gibi bir ablam var.
 Vefanın, fedakârlığın, kardeşliğin masalı…
 
            İnsan, sırtını bir kadının vicdanına dayadığında dağları devirebilir.
            Ve hayat öyle huzurlu, öylesine mutlulukla dolar ki…
            Hayatın ışığını içinizde hissedersiniz.
            Kalbinizde bir cevher ışıldar.
            Çeyrek asırlık bir tutsak bile olsanız, hayatınız özgürlüklerle dolup taşar.

Çerçi

Fatma Kurnaz Arıkuşu kullanıcısının resmi

Atlı araba tepelerin ardından kıvrılarak gıcırtılı tekerlek sesleriyle tozlu topraklı yolları ardında bırakır, köy meydanında ya da evlerin oluşturduğu koyu gölgelerden birinde dururdu. Arabanın üstünde metalden ışıl ışıl parlayan bilezikler, yüzükler, küpeler olurdu. Kumaşlar, pazenler, terlik, leğen, akide şekerleri, gofret, bisküvi, kırık leblebi...

Annesinin elinde tutarak ayaklarında lastikten pabuçları, takunyaları topuklarına vura vura doluşurdu çocuklar çerçinin başına.

İnsanlık Adına

Nurcan Balıbey kullanıcısının resmi

 
Sonra durdu. Dalların arkasından onun baktığı yöne bakınca genç ve güzel kadını  gördüm. İhtiyacı olmadığı halde, yüzüne özenle makyaj yapmıştı. Davetlerde giyilen ve vücudunu kabuk gibi saran mavi elbisesi üzerindeydi. Elini uzattı, fakat Beyefendi’nin öpmesine fırsat vermeden geri çekti.
                Benim yakınımda mermer bir sütunun dibinde masaya oturdular. Beyefendi, garsona iki içki istediğini söyledi.
                Kadın alaycı bir tavırla:

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...
ÖYKÜLER beslemesine abone olun.