Temel Demirer ağ günlüğü

“Med Cezir”li ‘Çetin’ Kalem[*]

Temel Demirer kullanıcısının resmi

mesafeleri azaltmıyor,
zamanı geciktirmiyor ama bize
aslında ne olduğumuzu anlatıyor.”[1]
 
Hâlâ birçok epigonu ile “yaşayan” -22 Haziran 2015’de sonuncu doğum gününü kutlayan- Çetin Altan’ı (22 Haziran 1927), “Artık anlaşılıyor ki ülkeme demokrasinin geldiğini göremeden ayrılacağım bu dünyadan,”[2] deyişi ardından 22 Ekim 2015’de yitirmiştik.

Vatan’ın F3’ünde Dört Gün

Temel Demirer kullanıcısının resmi

Dolu bir tabanca gibi
Ölüp ölesiye taşırız
O sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan
Uğrunda asılırız...”[1]
 
25 Ekim 2020 sabahı. Saat 06.00 suları. Mavi ile Tarçın ortalığı yıkarcasına havlıyorlar; “Bir şey var galiba” diye yataktan fırlayıp, pencereden dışarıya baktığımda yine bir sürü özel harekât, polis ile “sivil”ler ve bir de yan komşumuz (onu da kapıyı kırmaya “tanıklık” için uyandırmışlar; neyse kapıyı kurtardık!)…

Soru(N)lar, Yanıt(Sızlık)lar[*]

Temel Demirer kullanıcısının resmi

Onu biz kendimiz vaat ettik kendimize.”[1]
Sorulan her soruyu, “tastamam” yanıtlamak; istense de, “mümkün” ve “kolay” değildir. Çünkü, soru(n)lar, yanıt(sızlık)lara mündemiçtir.
O hâlde bu vurguyla başlayalım “yanıtlar”a.
 
1) Koca bir ömrü tüketen Temel Demirer olarak kendisini nasıl anlatır?
 
Anlatacak, kayda değer bir şey yok galiba…
“Galiba” diyorum; çünkü insanın kendinden söz etmesi “zor”; ya da bana “zor” geliyor…
Yukarıdakilerden pek hazzetmeyen sıradan birisiyim…

Bir “İzmirkolik”in Serüveni[*]

Temel Demirer kullanıcısının resmi

Bir yağmurdur bizim için yaşamak.”[1]
 
“Geride kaldı” denilen “eski(meyen)” iç savaş günleriydi: Grev çadırlarından, namluya sürülmüş mermi gibi soluk soluğa koşuşturmalardan, civanmert fedakârlıklardan, İzmir’den (ya da Eşrafpaşa’sından) anımsıyorum ‘Baterist’i…
12 Eylül karanlıklarından sonra da, el kapılarının gri gökleri altındaki Paris’teydik; ‘Camcı Hikmet’ti lakabı...
İster ‘Baterist’, ister ‘Camcı Hikmet’… Değişen bir şey yoktu: O hâlâ “Böyledir bizim sevdamız” diyerek nefes alıp vererek, biriktirip, yazıyordu.

Türküler(İmiz) ve Biz[*]

Temel Demirer kullanıcısının resmi

Onlarla ağlamış, onlarla gülmüşüm.[1]
 
Türküler(imiz) deyince aklıma MÖ. 500’lerde yaşamış Miletli filozof Thales’in, “Halkların türkülerini yaratanlar kanunları yapanlardan daha güçlüdür,” deyişiyle; Nâzım Hikmet Ran’ın dizeleri gelir:
“İnsanların türküleri kendilerinden güzel,/ kendilerinden umutlu,/ kendilerinden kederli,/ daha uzun ömürlü kendilerinden.
Sevdim insanlardan çok türkülerini./
İnsansız yaşayabildim/ türküsüz hiçbir zaman./

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
RSS - Temel Demirer ağ günlüğü beslemesine abone olun.