Temel Demirer ağ günlüğü

Haklar(ımız) İçin Devlete Karşı Özgürlük Mücadelesi[*]

Temel Demirer kullanıcısının resmi

“Kolluğun Kötü Muamelesi, Ayrımcılığa, Cinsiyet Eşitsizliğine, Yaşama Hakkı ve Temel İnsan Hakları İhlâlleri”, vb’leri meselesine dair ilk saptamam: Özgür ol(a)mayanların, hiçbir hakkı ol(a)madığı; yani haklarına sahip çıkabilmenin bir özgürlük eylemi olduğu/ olması gerektiği yönündedir. Çünkü, “İnsanın temel özgürlüğü, yaşamını daha iyi kılma özgürlüğüdür,” diye uyarır hepimizi Bertolt Brecht!

Mafyasız Kapitalizm Ol(a)Maz[*]

Temel Demirer kullanıcısının resmi

 
Kısa bir süre önce AKP’yi alkışlayan bir liberalin dahi, “Son gelişmelerden, Peker’in arka arkaya gelen açıklamalarından sonra Türkiye’de hukuk devletinin ‘yok hükmünde’ olduğu iyice ortaya çıktı…
Diğer ifadeyle, bu çetelerin siyasi iktidarın kullandığı, resmi kurumlara ilişkili bir araca dönüştüğü anlaşılıyor…
Ağar, Çakıcı, Peker gibi isimlerin korku, tehdit, seferberlik mekanizmasının işlevsel parçaları hâline getirilmeleri...

Bugünde ‘68/ ‘71’i Anlamak[1]

Temel Demirer kullanıcısının resmi

 
“İnsanlar kendi tarihlerini kendileri yaparlar, ama kendi keyiflerine göre değil; kendi seçtikleri koşullar içinde değil, doğrudan karşı karşıya kaldıkları, belirlenmiş olan ve geçmişten gelen koşullar içinde yaparlar. Bütün ölmüş kuşakların geleneği, büyük bir ağırlıkla, yaşayanların beyinleri üzerine kâbus gibi çöker,”[3] diyen Karl Marx geç(me)mişin bugünden geleceğe güzergâhındaki rolüne dikkat çeker.[4]

1830’dan 1871’e -Avrupa’da- Sınıf Savaşları[1]

Temel Demirer kullanıcısının resmi

Toplumsal sınıflar var oldukça tarihin akışına yön veren, verecek olan sınıf mücadelesi sömürenle sömürülen arasındaki amansız savaştır.[3]
Karl Marx’ın, ‘Kapital’de net biçimde ortaya koyduğu sınıf mücadelesi bir sınıf diğeri tarafından sömürüldüğü müddetçe gerçekleşen bir şeydir. Yani kişiler bilinçli bir biçimde bir sınıfa ait hissediyor olmasa da sürekli olarak sınıf mücadelesi içerisindedir. Gündelik hayatın kendisi sınıf mücadelesidir.

Gençlik(im)Den Kalan(lar) Fikret ile Timur[*]

Temel Demirer kullanıcısının resmi

 
Bir süre önce bizi bırakıp giden Timur Selçuk ile ondan önce aramızdan ayrılan Fikret Kızılok, gençlik(im)den kalanlardı.
Şükrü Erbaş’ın, “Bunalıyoruz çocuk bunalıyoruz/ Biçim veremediğimiz şeylerin/ Biçimini alıyoruz,” dizeleriyle betimlediği günlerden geçerken; André Breton’un, “Olmuş olanın hiç önemi yoktur, göz kamaştırıcı olan bekleyiştir,” uyarısını “es” geçmeden; Leonard Cohen’in, “Çatlaklar kutsaldır, çünkü ışığı içeri sızdırır,” betimlemesiyle müsemma gençlik(im)in ışık sızdıran çatlaklarını yitirmenin hüznünü yaşadığımı inkâr edemem…
* * * * *

Nefretin, Ayrımın Boy Hedefi: Ötekileştirilen Alevî(Ler)[1]

Temel Demirer kullanıcısının resmi

 
Sürdürülemez kapitalizmin III. Büyük Buhranı ile cebelleşen yerkürede; Zygmunt Bauman’un, “Devletler otoriterleşirken, kişiler militerleşmektedir,” biçiminde tarif ettiği çılgınlık kesitinden geçiyoruz.
Söz konusu durumu, “Kriz özellikle eskinin ölmesi ve yeninin doğamaması olgusundan kaynaklanır; ara dönemde ise çeşitli hastalıklı belirtiler ortaya çıkar,” diye betimleyen Antonio Gramsci’nin altını çizdiği hâl bir ara döneme denk düşer ki, bu da bir imkân ve çılgınlık kesitidir.

İktisadî Çöküş, Beşerî Çözülme[*]

Temel Demirer kullanıcısının resmi

 
 
Müthiş bir alt üst oluşla yüz yüzeyiz. Hem yerel, hem de evrensel bir soru(n) bu.
İsteyen istediği gibi adlandırabilir; ancak nasıl sunulursa sunulsun; sürdürülemez kapitalizmin içinde debelendiği III. Büyük Bunalımı’dır yaşanan…
“Yaşanan” dedim; o, “küreselleşme” söylencelerinin karaya oturduğu koordinatlarda müthiş gerileme, köklü çöküş ve devasa bir çürümede somutlanıyor.

Azınlık(ların) Acıları[*]

Temel Demirer kullanıcısının resmi

Franz Fanon sömürge halklar için “Yeryüzünün Lanetlileri” deyimini kullanır. Bu saptama azınlıklar için de geçerlidir.[2] Çünkü azınlıklar, tüm ezilenlerin en alt kesimini oluştururlar. Onlar, her yerde yabancıdır, istenmeyendir, sığıntıdır ve sömürülenler tarafından da aşağılanır, hor görülürler. Yani kelimenin tam anlamıyla “Yeryüzünün Lanetlileri”dirler…

Anın Yazarı: Adalet Ağaoğlu[*]

Temel Demirer kullanıcısının resmi

Önceleri, “Allah’a inanmıyorum, cenaze istemem. Beni yakın, küllerim savrulsun,” diyen Adalet Ağaoğlu, “Yaşamaktan çok sıkılmıştı, uzun yaşamı boyunca çektiklerinden, gördüklerinden de son röportajında ‘Keşke dünyanın bu hâlini görmeseydim,’ diyecek kadar”…[2]
Tedavi gördüğü hastanede, çoklu organ yetmezliğinden hayatını kaybetti. Cenazesi, vasiyeti üzerine Boğaziçi Üniversitesi’nden uğurlanıp, 15 Temmuz 2020’de Ankara’da Kocatepe Camisi’nde öğle namazı sonrası kılınan namaz ardından Cebeci Asri Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
RSS - Temel Demirer ağ günlüğü beslemesine abone olun.