Şiir

Hemen Şimdi Şarabını al

Mehmet Kazım Ablak kullanıcısının resmi

Şarabını al
At kendini dışarı
Zifiri karanlığına aldırma gecenin
Denizin kıyısında
Kayalık bir yeri seç
Bekleme ayı filan da hiç
Yalnız bırakmazlar seni
Denizin ateş böcekleri 
Bir yudumunu sen iç
Bir yudumunu denize dök 
Tadını çıkar aldırma
Yakamozlarla muhabbetin
Altın sarısı sularda 
Gül yanaklı sevgilinin
Resmini gör
Denizin ateş böcekleri arasında
Sen sarhoş
Onlar sarhoş
Fısıltısını dinle gecenin
Uyursan da aldırma
Seril kayalara 

ben o ben değilim dedi

ADNAN DURMAZ kullanıcısının resmi

bir damla ışığı parmaklarının arasına alıp
hani sen gelmeden önceki
sen geldin 
bana bir defa baktın
evrenin bütün sırlarını baktın ki artık
o bakış kadar sen karıştı bana –daha ne olsun
ama al bu bir damla ışık
kaç bin yıl birikerek bekledi seni gönlümün ocağında
ey yolcu
al bu ışığı ve gittiğin karanlıklarda
beni anımsa
 

KARS ÇOCUĞUNA AĞLIYOR

Mehmet Çobanoğlu kullanıcısının resmi

Dal kırıldı
Gül kurudu
Bahar yasta
Umudun
Sevginin
Büyüdüğü yer, büyüdüğü şehir
Hiç böyle acı böyle ıstırap görmedi

Acının ensesinde
Vakitli, vakitsiz
Dur durak bilmiyor
Öfke
Binler yürüyor
Kars ağlıyor
Kars yaralı
Güneş yaslı
Gök kubbe kapkara
Çığlıklar yükseliyor, çığlıklar sessiz

Cellâdın
Yüreği taş
Vicdan kör
Cehaleti de fırsat bilmiş
Densiz, arsız
Vurdukça vuruyor soysuz
Kars böylesi acı böylesi ölüm görmedi

Ay Yiyen Yalnızlık

ADNAN DURMAZ kullanıcısının resmi

gemisiz korsanım 
bir sal yap düşlerini 
bütün denizlerde yurdunu ara 
yalnızlığım benim 
sevgilim ve celladım 
sal beni denizlerin en derinine
 
şimdi yarasalar barınan yürek 
hiçlik uğuldayan dipsiz mağara 
özlemin iğne geçmez gecesi yırtık 
dalgaların kitabında mor menevişler 
yalnızlığım benim 
çöllere atılmış teknem 
bekleyişin yelkenleri rüzgarsız 
ayın gülüşü yara 
öyle bir çöl denizi zaman 
ölümden sonrası-candan öncesi
 

GÜL KOKULU YÂRİM

Mehmet Çobanoğlu kullanıcısının resmi

Gerdanından
Yasemin, ıtır
Avucuma dökülen
Gülümsemelerinden
Gül kokladığım
Döndüm, dolandım
Şimdi pervaneyim ateşine
Bana güneşi aratmayan yârim ak içime

Sende yaşadım
Sevdamı
Heyecanı
Şiirleşen
Gülümsemelerini
Unutmam sevdiğim
Teni kekik kokan
Yüzü güleç yârim
Sen aşk dolu koca bir derya oldun
Bende bir gemi, demirlendim limanına

BİZ SENİNLE

ADNAN DURMAZ kullanıcısının resmi

kaynar kazanlarda kanamış kök boyayız
biz seninle ayrı renklerle boyanmış iki çile ip
aynı çulun nakışında sarmaş dolaş
ziyade kucaklaşmışız
ışıklar kamaşmış yedi kat yer altında
gök gerneşip kişnemiş özgürlükten
seninle
çürümüş kemiklerin arasından geçerek
en diplerde buluşan
kök ve suyuz
zaman aşkta parçalamış kozasını
seninle biz
dallardan fışkıran aşkız
bu zamanda paham aşktır bağlamaz diba beni
bulut bildim
yel okudum
yol hatmettim
çöl dokudum
üç beş günlük bir konukluk

kızıl derili

Hıdır Karakuş kullanıcısının resmi

efsane değilim,
gerçekten daha gerçektim
vardım,yaşardım
gök yüzü altında
gerçek kadar çıplak
yıldızlar kadar özgürdüm

pazarım yoktu
sermayem yoktu
ne alır ne saterdım
ne kar bilirdim ne zarar
bir parçası idim doğanın
yaşamın bir parçası
cümle varlıklara komşu,dost idim

beslenmek için avlanırdım
avıma büyük bir saygıyla dokunurdum
bana yaşamayı bahşeden bir tanrı gibi bilir
gelişini kutsal törenlerle karşılardım

paranın sopası

Hıdır Karakuş kullanıcısının resmi

ne siperim var ne silahım
ne yana gitsem ensemde zulüm
her sokak başında keser yolumu
bir yandan karın ağrısı açlığın
büyüyememiş bedenime iner paranın sopası
kafa göz kırılırım hergün
bu gün kaç çocuk öldürüldü kim bilir
daha delikanlı olmadan
delikanlıların başı küçükten ezilir
yılanın başı küçükken ezilmeli dercesine

isyan ateşi

Mehmet Çobanoğlu kullanıcısının resmi

İsyan ateşidir
Volkanlaşan, nehirleşen
Akşamlara
Şafaklara
Kan kırmızısı
Renkler taşıyan
Ellerden
Toprağa süzülen
Tohum
Şahit olsun
Dertler küllenmedikçe
Kana susayanların
Tankları, topları uçakları olsa da
Durmayacak artık süren halk kavgası

İsyan ateşidir
Doruklarda
Yücelerde
Tüm ülkede
Diktatörlüğe karşı
Hiç sönmeyen özgürlük meşalesi olan

TUTSAK ŞAFAK

Mehmet Çobanoğlu kullanıcısının resmi

Ateşten gömleğimiz
Dağlar, taşlar şahit
Dikenler, çakıllar
Ayaklarımızda
Acımasız hâldir
Yaralarımızdan
Kan damlıyor
Yüreğimizde gitmiyor
Acı
Zehirli yılanlar, çıyanlar
Çöreklendiler yolumuza
Zaten güneş çoktan terk etti
Dünyamızı
Karanlık çepçevre sardı
Ülkemizi
Suratımızda
Zalimlerin şakırdayan
Şamarı, tokadı
Soframızda, lokmamızda gözleri var
Ellerimizden isyan ateşi yükseliyor bizim

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Şiir beslemesine abone olun.