Mucizeli Çiçek

Ali Vafi kullanıcısının resmi
Birkaç gündür hava çok sıcak. Bu yüzden penceremi sık sık açmam gerekiyor. Temiz havanın odaya dolması beni rahatlatıyor, içimi ferahlatıyor. Ama ne yazık ki bu kez de pencereyi açınca, başka bir sıkıntı ortaya çıkıyor. Odama sinekler doluşuyor hemen.

Ben çocukluğumdan beri sineklerden hoşlanmam. Hele de yemeğimin üzerine konduklarını görsem, o yemeği karnım aç dahi olsa yiyemem. ‘Bu sineklerden nasıl kurtulurum, onları nasıl yok edebilirim?’ diye düşünmeye başladım. Bir sineklik almak istiyordum ama nereden ve nasıl alacaktım. İsmi nasıl söylenir bilemiyordum. Benim konuştuğum dille, Türkiye’de konuşulan Türkçe farklı, üç yıldır buradayım ama yine de zorlanıyorum işte! ‘En iyisi buradaki tek can arkadaşım Behruz'un yanına gitmek, ona derdimi anlatmak!’ diye düşündüm. Kalkıp mağazasına gittim. Yolda iki liraya bir tavuk döner yaptırıp karnımı bir güzel doyurdum. Karnım tok bir halde yanına vardım.
-Selamün aleyküm
-Aleyküm Selam
-Nasılsın iyi misin?
İyiyim sağ olasın ama benim bir sıkıntım var.
-Hayrola nedir sıkıntın?
-Sinek sıkıntım var. Sinekleri öldürmek için bir şey almak istiyorum. Sen bilir misin nereden alınır, adı nedir?
-Ne yapacaksın ki sen?
-Ne yapacağım sineklikle balık tutacağım. Başladım gülmeye.
Behruz:
-O zaman bir çiçek var. Kokusu sinekleri kaçırır, o çiçekten alalım sana istersen, dedi.
-Öyle bir çiçek mi var? Şaşırmıştım. İlk kez duyuyordum.
-Var elbette. Hem işte ne güzel. Hem saksıda bir çiçeğin olacak, hem de sinekler eve girmeyecek ki rahat edesin.
-Bu çok iyi olur bir taşla iki kuş vurmuş olacağım. Hadi o zaman hemen gidelim. Nerede satılıyorsa alalım.
Yolda yine sordum:
-İsmi nedir bu çiçeğin?
-Bilmiyorum ama görünce tanırım o çiçeği.
Beraber çiçekçiye gittik.  Dışarıya bir sürü çiçek dizmişler.  Her taraf renk renk çiçeklerle doluydu. Hepsi de öyle güzel kokuyorlardı ki, içim açıldı. Behruz:
-üç lira vereceksin dedi bana.
Çıkarıp üç lirayı verdim hemen.
-Hemen eve götüreyim, dedim.
-Bu çiçekler sinek ilacından daha iyidir. Sinek ilacının içinde kimyasal maddeler vardır. Oysa bu çiçekler doğaldır.
-Öyledir Behruz, iyi oldu aldığımız.
-Hadi Allah’a ısmarladık. Ben eve gidiyorum, deyip aceleyle evimin yolunu tuttum.
Apartmana girince baktım, apartmanı büyük sinekler sarmıştı. Elimdeki çiçek saksısını sineklere göstere göstere:
-Evdeki sinekleri öldüreyim sıra size gelecek! diyerek merdivenleri çıktım.
Kendi daireme gelince kapıyı anahtarla açıp içeriye girdim. Baktım sinekler içeride cirit atıyorlardı. Beni hiç kaale almıyorlardı. Oradan oraya özgürce uçuyorlardı. Elimdeki çiçeği mutfağa koydum. Yüksek sesle parmağımı sallayarak sineklere bağırdım:
-Ben şimdi konsere gidiyorum. Gelince hepinizin işi bitmiş olacak!
Evden çıkarken biraz vakit geçti.  O ara baktım sanki sinekler daha da çoğaldı. Demek evin gizli yerlerinde de sinekler varmış. “Tamamdır
 hepsi çıktı, artık bu çiçek hepsini birden yok edecek!” diye sevinerek evden çıktım.
-Bu bir mucize. Bir çiçek… Sağ olasın Behruz iyi ki aldık bu çiçeği…
diyerek  merdivenleri indim. Baktım apartman girişindeki sinekler hâlâ oradan oraya uçuşuyordu. Tekrar yüksek sesle:
-Bekleyin sıra size de gelecek! diyerek apartmandan ayrıldım. Tekrar Behruz'un yanına gittim. Ona da anlattım yaptıklarımı.
-Sen eve gittiğinde bak göreceksin, sineklerin hepsi ölmüş olacaklar, dedi.
-İnşallah…
Bu akşamki konsere gitmek istiyordum. Konser biletlerini bize Şairler ve Yazarlar Derneği Başkanımız bulmuştu. “Mutlaka gelin” demişti. Ben de gitmek istiyordum.
-Hadi Behruz konsere gidelim artık, dedim.
-Benim bir müşterim gelecek onu bekliyorum. O da Türkiye'ye yeni geldi. Benim burada bulunmam gerekli, dedi.
Benim canım sıkıldı, konsere gitmek istiyordum ama Behruz'un işi vardı. Aklım hem evdeki sineklerdeydi, hem de konserdeydi.
-Madem öyle Behruz ben eve gideyim. Sinekler ne alemde bakayım. aklım evde kaldı.
Behruz' un yanından ayrıldım. Yol üstünde yine çiçekçiye girdim. Ona aldığım çiçekle ilgili sorular sordum ama beni anlamadı. Ben de onun söylediklerini anlamadım ama sanki bana "Bu çiçeğin kokusu sinekleri kaçırır "  gibi bir şeyler söyledi gibi geldi. Ben bu düşünceler içinde tekrar evime geldim.
Apartmanın girişinde Behruz beni aradı.
-Hadi gel konsere gidelim, diyordu.
-Ben çok yoruldum. Bir daha gelemem.
-İbrahim Başkana ne cevap vereceğiz?
-Behruz'un işi vardı. Ben de tek başıma gelmek istemedim.
dersin.
-Sineklerden ne haber?
-Daha merdivenleri çıkıyorum. Ama apartman önündeki sinekler görünmüyorlar.
Evimin kapısını açıp girdim. İçerisi karanlık, göz gözü görmüyordu. Apartman girişi aydınlıktı ama ev karanlıktı, bir anlam veremiyordum. Birden sinekler ağzıma yüzüme doluştular. Vızıltıları etrafa yayılmıştı. Işığı yaktım, bir de ne göreyim binlerce sinek doluşmuştu evin içine. Ağzımı yüzümü tutup çiçeği aramaya başladım. Sinekler çiçeğin üzerinde adeta bir kule oluşturmuşlardı. Şekil olarak bir dondurma külahını andırıyordu. Hemen pencereye yöneldim. Misafir odasının camı açık kalmıştı, sinekler âdete bir yatırı ya da kutsal birini ziyaret etmek için, gruplar halinde eve giriyorlar, ziyaretlerini tamamlayıp camdan geri çıkıyor gibiydiler. Aldım çiçek saksısını dışarı çıkarttım. Çöp tenekesine attım.  Oradan markete gittim. Bir sinek ilacı istedim. "Çok güçlü bir ilaç verin bana" dedim. Eve gelince saksıyı koyduğum yer yine sinekle doluydu. Bütün sinekler çiçeğin üzerine oturmuşlardı. Dünyada ne kadar sinek varsa o çiçeği ziyaret etmeye gelmişlerdi adeta. ‘Bu kadar sinek ve yine bu kısa zamanda Amerika'dan, Avrupa'dan kalkıp buraya gelmişler?’ diye düşünüyordum. Sinekler misafir odasının camından çıkıp, saksıyı koyduğum yere doğru uçuyorlardı. Ben sinekleri seyrederken telefon çaldı. Behruz aradı. Zaten bir tek Behruz arar, başka da kimse aramazdı beni.
-Sineklerden ne haber, kurtuldun mu onlardan? diye soruyordu.
-Sorma Behruz sinekler öleceğine çoğalmış. Bütün Avrupa'daki, Asya'daki, Amerika' daki sinekler kokuyu alınca benim evime toplaşmış.
-Sen apartman önündeki sinekler öldü demiştin.
-Öyle söylemiştim ama onlar benim evime giremedikleri için kalp krizinden ölmüşler, dedim alaylı alaylı.
Behruz güldü. Ben sinirlendim. Elimdeki fısfıslı sinek ilacının hepsini sıktım. Sineklerin çoğu öldü ama hâlâ bitmediler. Hatta camdan yenileri geliyordu. Camı kapattım. Tekrar markete gidip bir kutu sinek ilacı daha aldım. Onu da sıktım. Baktım hâlâ varlar. Bir daha gittim markete… Onu da sıktım. İçerisi hâlâ sinek dolu. "Bu gece gidip bir otelde kalayım bari" dedim kendi kendime. Laptopumu aldım. Evden çıktım. Geçerken çöp tenekesine baktım. Sinekler hâlâ çiçeğin üzerine yuvalanmışlar… Birkaç tanesi uçup elimin üstüne kondu. Çiçeğin kokusu elime sinmişti, ‘belki de ondandır’ diye düşünüyordum.
      Bir hafta boyunca, her gün bir kutu sinek ilacı alıp gelip evime sıktım. Kendim otelde kaldım. Bu sinekler ölmüyor, daha beslenip büyüyorlardı. Bu yüzden asabım iyice bozulmuştu. Canım ne Şairler Derneğine gitmek istiyor ne de Behruz'la konuşmak istiyordu.  Bir gün telefonum çaldı. Arayan yine Behruz’du-Eve geldim yoktun? Dedi.
-Evde kalmıyorum. Senin bu mucizeli çiçeğin beni harap etti.
-Ben senden özür diliyorum.
-Neden özür diliyorsun?
-Çünkü çiçeği yanlış almışım.
-Sen bana en iyisi yeni bir ev bul.
-Adalarda sana uygun bir ev var.
-Tamam, kirala benim için. Ben de eşyamı toplayayım. Bir araba da gönder, eşyamı yükleyeyim.
-Tamam, bir saat içinde araba tutup geliyorum…
 Ben de otelden ayrılıp hemen evime döndüm. Eve girerken çiçek saksısı hâlâ orada mıydı, bakmayı unutmuştum. Sinekler uçuşuyordu mutfağımda hâlâ ama ben evimden ve rahatımdan olmuştum. 

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/20/2024 - 16:37
03/31/2024 - 21:39
03/21/2024 - 04:53
01/14/2024 - 19:15

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...