Dışarıdan içeri mektup: “OHAL GÜNLÜĞÜ”
“DİLEK VERELİM” ya da “OHAL GÜNLÜĞÜ” *
“DİLEK VERELİM” ya da “OHAL GÜNLÜĞÜ” *
Post-modern zamanların -insan(lık)a mündemiç her şey gibi- edebiyat/ yazına verdiği hasar, “Başarılı bir yazar ya da ressamı nezih bir işadamından ayırt edemezsiniz,” diyen Sinclair Lewis’in notu eşliğinde asla küçümsenmemelidir…
Tam da bunun için edebiyat/ yazın konusunda unutturulmaması gerekenler vardır.
Kartal Dağı’nın yel değirmeni, yaylalardaki mantar lezzeti, Nurhakların karlı zirveleri, Tahtalı Ovası’nda buğday karacası, kayısı tadı, sarmalık tütün kokusu, Elma Deresi mevkiinde kenger ışkını, oradan geceleri yüksek yerlerden Elbistan Ovası’nın renkli kent merkezini seyre durmak, çocukluğumun unutulmaz anıları bir film şeridi gibi gözlerimin önünde gelip geçer yaban ellerde…
Geçmişten bu yana, insanın insana bakışında gözleri perdeleyen iki olumsuzluktan söz edebiliriz: aşağılama ve yüceltme... İlk bakışta birbirine karşıt izlenimi uyandırsa da aslında ikisi de aynı kapıya çıkar. Olaylara ve durumlara tek pencereden at gözlüğüyle bakmak. Tek yönlü duymak, düşünmek, anlamak...
Her şeyin başında tutarlı olmak gelir. Tutarlılık, erdemin temelini oluşturur. Tutarlı insan hem kendisiyle, hem çevresiyle hem doğayla kısaca tüm dünyayla barışık insandır.
Tutarlılık, küçük hesapları, içten pazarlıkları, yüzden gülüp arkadan atıp tutmaları kaldırmaz.
Tutarlılık, bencilliğin, iki yüzlülüğün, kibrin, tembelliğin, sevgisizliğin bulunduğu ortamlarda yaşayamaz.
Yazar bence, benim fikrim şudur gibi ifadelerle fikirlerini ispatlama çabasına girmeden anlatır. Yazar yazısını kendisiyle konuşuyormuşçasına samimi bir dil ile ele alır.
Deneme yazarı;