Sonsuzluk: “Hakkımda Çok Çirkin Şeyler Söylediler”

Vildan Sevil kullanıcısının resmi
Saygıdeğer, çok sevilen başbakanımız. “Benim için çıktı bir tanesi Gürcüdür dedi; hatta çok daha çirkin şeyler söyleyenler oldu Ermeni dedi, ben Türk'üm" dedi.

Etyen Mahcupyan gibiler nasıl çözümler bilmem ama Türkçe anlam bilgisi yönünden yönünden bu cümlelerin çözümlenmesi şöyle:
 
“Gürcülük, kötüdür. Daha kötüsü de Ermeniliktir. Bazı kendini bilmezler kalkıp beni aşağılıyorlar, kötülüyorlar, hakaret ve iftira ediyorlar.”
 
İnsanlar doğarken, nerede doğacaklarına, hangi ırktan olacaklarına karar veremiyorlarsa sonradan tercih hakkını da mı kullanamazlar?...
 
Cinsiyetlerin, deri renklerinin bile değiştirildiği dünyada yaşıyoruz, değil mi efendim?...
 
Daha önce kendisi, eşinin Arap, kendisinin de Gürcü olduğunu söylemişti iftiharla.
 
Olsun varsın… Zamana ve yerine göre her şeyi değiştirme kudretine sahibiz. Biz ki bu coğrafyanın sultanıyız. Irk, dil, din, cins değiştirmişiz çok mu?...
 
……………….
 
Maskelerden arınmış gerçek varlığımız bilinçdışımızda yatar, uyur gibi yapar. Bilincimiz, bilinçdışımızdaki en dizginlenmez duygu ve düşüncelerimizi gün yüzüne çıkartmamak, gizlemek için çabalar durur. Ancak oradaki baskın duygu ve düşünceler, bazen bilincin denetimden kaçar, dil sürçmeleri, espriler halinde dile yansır.
 
Elini denetleyemeyen, kimin ensesine, yüzüne ne zaman şamar atacağını bilemeyenler… Ayağının hareketini denetleyemeyip yakın çalışma arkadaşlarının kıçına tekme indirenler… Küçücük çocukları yumruklamaktan çekinmeyenler dillerine nasıl egemen olsun ki?...
 
Saygıdeğer  başbakanımızın yukardakine benzer açıksözlülüğüne(!) ve halkıyla deyim yerindeyse “enseye tokat, göte parmak” samimiyetine sıkça tanık oluyoruz. Sevgili halkımızın başbakan aşkına baktığımızda, psikiyatride pataloji/hastalık olarak tanılanan pekçok davranışının aşkla karşılandığını, kucaklandığını da izliyoruz.
 
Eh koskoca başbakanın azımsanmayacak çoğunlukla hoşgörülen bu davranışları pataloji ise halkımızın da geniş çaplı tedaviye gereksinmesi var demektir. Yok, pataloji değilse bizim durumumuz çok vahim.
 
Bir ara dünyanın bütün psikiyatristlerini, sosyologlarını, antropologlarını, nörologlarını bizleri inceleme davet etmiştim. Tabi beni kim takar? Kimse gelmedi. Ama eminim küresel patronlar, bu durumdan hoşnutttur ve bu sıradışı durumun devamı için gerekli incelemeyi, araştırmaları yapıyorlardır.
 
Ne var ki  böyle kişilikler, iktidarın olanaklarını ellerinde bulunduruyorsa, çıkarına göre her ırkı, dini, mezhebi, her zaman aşağılama hakkını kendinde görüyorsa tarih bu tiplerin, yok edici nice eylemine tanıklık etmişse ne yapacağız?...
 
Geldik vardık, Shakespeare’nin ünlü sözüne:
 
“Olmak ya da olmamak… İşte bütün mesele bu!”
 
08.08.2014
 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...