Kitap Tanıtımı
"Arafta Zaman” Bize Ne Anlatıyor?
Bununla birlikte önemli diğer bir husus da bir kitabın kahramanları. Nasıl da yer ediniyor hayatımızda? Bırakalım başkalarını kendimizi bile bazen anlayamadığımız zamanlarda insanı özüyle bize tanıtır. O kitabın içinden bize gelen karakterlerin aslında bizden bağımsız olmadıklarını gördükçe daha bir sıkı sıkı tutuyoruz elimizde ki kitabı...
Tam da böylesine derin hissettiren, az bir zaman önce okuyup bitirdiğim bir kitaptan bahsetmek istiyorum.
İğneyle Kuyu Kazmak Gibi Zor Ama Heyecan Verici Bir Çalışmaydı !
***
15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen “Olağanüstü Hal” sürecinde (c)ezaevlerinde başlayan keyfi uygulamalar ve akılla mantıkla açıklanamayacak eziyet biçimleri OHAL’in kalkmasından sonra da tamamen sona ermemiş, birçok hak gaspı tutsak şair Erol Zavar’ın yukarıda bir bölümünü aktardığım mektubunda betimlediği gibi kalıcı hale gelmişti. Tecrit ağırlaştırılmış, kitaplarımız gibi mektuplarımız da ya çok geç verilmeye ya da kaybolmaya başlamıştı.
YOL ÖYKÜLERİ/ Ganime Gülmez
“Gecesi çengellenmiş kadınların ve çocukların öyküsüdür, yeryüzünü bitimsiz bir karanlığa gömen. Anlatsalar sesleri kesilir, anlatmasalar seslerine gölgeleri düşer...” –Meral Şimşek’in, Hiva’nın Çengelli İğneleri öyküsünden.-
Okuduklarımızı-yazdıklarımızı, düşünce dünyamızdakileri; hayata yeterince akıtamamanın, yeterince paylaşamamanın sancısıyla kıvrandığımız dönemlerden birindeyiz. Tüm bunlar için atılan en küçük adımların dahi, nice bedelleri göze almakla eşdeğer olduğu dönemlerden birindeyiz.
“Sosyalizm Ve İslâm” Tartışmalarında Önemli Bir Kaynak: Bolşevik Devrimi Ve Din
Bu kargaşa ortamında 20. yüzyılın büyük bölümünde gerek felsefi, gerek toplumsal, gerekse siyasal alanda hegemonik olan düşünüş tarzlarını yaylım ateşine tutan ve “modernizm” yaftası altında topyekûn tarihin çöplüğüne atmayı hedefleyen postmodernist yıkım harekâtı bir hayli merhale kaydetti.
Bereketli Topraklar Üzerinde ve Orhan Kemal
Tarihte öyle dönemler var ki yüzyıllara sığacak olaylar sanki küçücük bir zaman diliminde olup bitivermiştir. Ancak o kısa zaman parçalarında olan bitenler kazındıkları insanlık belleğinde kuşaktan kuşağa aktarılırken bıraktıkları derin izlerle yüzyıllara bedel olarak yaşar gider.
Dostum Ares
“Ya gelmezlerse!” korkusu beni perişan etti. Ertesi gün kapı sesine benzer bir ses duydum. Ümitsizdim ama; “Onlardır.” diye kapıya koştum yine de. Normal zamanlarda arabalarının sesini çok uzaklardan duyabiliyordum ama o gün hiç ses duymamıştım. Kapıda anahtarın dönme sesini duydum. Kapıya koştum.
Bu Romanı Neden Yazdım?
Tüm baskılara karşı kendini var etmesini bilerek bildiği yoldan ilerlemeye devam etti. Çağların düşürülme operasyonlarına bazen yenilse de hatta bazı çağlar derin bir uykuya yatsa da asla topyekûn teslim olmadığı gibi bazı dönemlerde de çağların asli kahramanları olmayı başardı ve bugüne geldi. Çağlar süren bu yolculukta binlerce kez bıçaklanan bir beden de oldu, dağ dağ avlanılan bir cadı da oldu. Yakalandığı yerde kurban edildi, sürüldüğü yerde tecavüze uğradı. 21.yüzyılda bile medeni insanların metropollerinde ve sözüm ona uygar denilen topluluklarda yakıldı bedeni.
Sürgün Yazıları-Cilt III/ Ganime Gülmez
Sürgündeki yazarları-yazıları ne garez ne de kınama tuzaklarına düşmeden okumayı öğrenmiş kuşaklar vardı. Bu kuşakları, garez ve kınama tuzaklarına düşen yeni kuşakların izlediğinden bahsetmek, sanırım abartı olmaz. Şüphesiz ki Türkiye’deyken bu yazıları-yazarları farklı bir gözlükle okurken, buralarda yaşamak zorunda kalma sürecinde okumak bizlere; hayatı nasıl doldurmak gerektiğine ilişkin de birer rehber oldu ve olmaya da devam ediyor!
***