Öykü

Kaçış!

Rauf Akar kullanıcısının resmi

Yine de sorunları bitmiyordu. Karısının hasta ruhlu olduğuna karar verdi sonunda. Kadın sürekli depresyondaydı. En ufak bir tartışmada bile kızar hale gelmişti. Bir keresinde arabayla yolda giderlerken, kapıyı açmış kendini arabadan atmaya bile kalkışmıştı.

Geçenlerde uyurken birden kendi boğazını sıkmaya kalktı. Bu durumda yapılacak iki şey vardır: Ya boşanacaksınız ya da ömür boyu böyle kadınları çekeceksiniz. Kadın boşanma lafına bile dayanamıyor, adamın başına bela kesiliyordu. Zavallıydı aslında ancak kendisinin de dengeleri bozulmuştu. Böyle evlilik olmazdı.

İŞPORTACI/ Yavuz Aközel

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

 

Haksızlığa dayanamıyorum abi... Ağzımız, şöyle kendimizi savunacak lakırdı yapma yetisinden uzak, lal! Doğru dürüst mektep medrese görmemişiz ki! Ne olacak? Ekmeğimizi yabani hayvanlar gibi hırlayarak, birbirimizle didişerek, vurarak, kırarak pençelerimizle almışız ve ekmeği kaptığımız gibi kaçmışız. Peşimizde bizi kovalayan bir ordu... Bağırtılar, çağırtılar, siren sesleri, tehditler, alarmlar, kuşatmalar, sille tokatlar, küfürler! Sanki ne yapmışız? Yaptığımız, bir kenarcığa üç-beş şey dizip namusumuzla satmaya çalışmışız! Hepsi bu!

Ağaçkakan

Rauf Akar kullanıcısının resmi

Taka taka tik tak taktik tak…

Bu sesler artık kabak tadı vermeye başlamıştı. Adamın seslere gereksinimi vardı. Sırf bu yüzden bu ağaçkakanı bahçesine almıştı. Daha önceleri yalnız kalmaması için çeşitli hayvanlar beslediği olmuştu. Yıllardır, kedi, köpek, tavuk, horoz gibi hayvanlarla vaktini geçirmişti. Köpekler ve kediler konuşmuyorlardı. Horoz ise fazla vakitli vakitsiz öttüğünden dolayı, onu şişe geçirip afiyetle yemişti. Sonrasında kafasını epey bir zaman dinleyebilmişti.

Kız istemek mi? Tanrı Korusun!

Rauf Akar kullanıcısının resmi

Benden sadece tek bir şey rica etti:
"Ailen beni istemeye gelsin” dedi, “babam biraz eski kafalıdır. Üstelik yaşlı bir adam… Gönlünü kırmayalım Rauf, olur mu?" diye yalvardı adeta.
" Tek başıma gelsem olur mu, Melahat ?"dedim.
" Bilmem ki, dene istersen!” dedi.
Bende güzelce giyinip tek başıma kızı istemeye gittim. Beni bir odaya aldılar ve üç-beş sohbetten sonra, ben sadede geliverdim.
" Kızınızı sizden istiyorum" dedim.
Kayınpeder şöyle bir baktı bana,
" Oğlum senin ailen falan yok mu?"

Ses

Mehmet Söğüt kullanıcısının resmi

Evin temizliğini bitirmiş, öğle yemeğini de hazır etmişti. Normalinde rahat olması gerekiyordu, ama değildi işte. Bir yanma hissetti midesinde. Kaygılıydı. Kötü bir şeyler olacak hissi bir yılan gibi yüreğine çöreklenmişti. Eli ayağı titriyordu. Pencere kenarına gitti. Kızı Berivan ile oğlu Mehmet’in yolunu gözledi. Çocuklar gecikince huzursuzlandı. Hırkasını üstüne geçirip evden dışarıya çıktı. Hızlı adımlarla okula doğru yürümeye başladı.

Yolun yarısında çocuklarıyla karşılaştı. Sevindi. İçine ılık bir sevgi aktı.

Aşığım Ona

Şenol Durmuş kullanıcısının resmi

Üstelik peşimizde polisler varken. Zavallı iki adamın hastanede kemikleri düzelirken, bir it sürüsü gibi sığındığımız bu evde adam bizlere bir anda “Aşığım” diyordu. "İki kişi hemen gitsin, teslim olsun, suçu üstüne alsın” dedim öfkeyle. Bütün gözler en zayıflara döndü. Dokuzumuz da biliyorduk o zayıfları. Neden çıkmak istemiyorlardı? Hakan neden korkuyordu? Sedat neden çıkmak istemiyordu? “Çıkın ulan korkak herifler, hadi gidin teslim olun da peşimizi bıraksınlar” dedim. Tayfun benden de öfkeliydi. “Ama” dedi Sedat. “Fakat” diyordu Hakan.  “Ama’sı fakat’ı falan yok lan, haydi” dedik.

Doğum Günü Hediyesi

Mehmet Söğüt kullanıcısının resmi

“Her yaş kendisine özgü güzelliklere sahiptir,” diye düşünsem de kendimi ikna edemedim. Yaşlılığa doğru koşar adımlarla yürüyordum. Daha doğrusu öyle hissediyordum kendimi. Ölümden korkmuyordum, ama yaşlılık beni dehşete düşürüyordu. Yapayalnız mı kalacaktım? Çocuklarım, ihtiyar yurduna beni gönderip orada unutabilirlerdi pekâlâ. Her gün onlarca örneğini duyuyor ve televizyonda izliyordum. Çocuklar, hiç acımadan anne ve babalarını sokağa bile atabiliyorlardı. İhtiyarlamamak için yaşımı dondurmak istiyordum. Hâlbuki küçükken, yılların çabucak geçmesini ne kadar da çok istemiştim.

Karşımızda Başka Bir Yüz

Yusuf Değirmenci kullanıcısının resmi

Kar yağıyordu Gabbar’a. Şimdiye kadar görülmemiş bir soğuk, Gabbar’lıları çıldırtmaya yemin etmişti adeta. Üşümek zavallı kılıyordu herkesi. Çavuş hazır komutta, Sülolar arkasında donuyordu. Kar, hırçın hırçın yağarak yolları kapatıyordu. Bu az tanınmış diyarlar, ezik bakışların ardından, umutlarını okşayacak elleri bekliyordu. “Bu anasını sattığım kar ne zaman duracak.” diye mırıldanıyordu Süleyman. Çavuş’un sessinde kaba bir dalgalanma:

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Öykü beslemesine abone olun.