Öykü

Evlenme Proğramı

Oya Uslu kullanıcısının resmi

Sunucu onu rahatlatmak için araya girdi:     
            “Peki nasıl biriyle evlenmek istersin?”
            Banu sıcacık gülümsedi:
            “İçimin ısındığı biriyle…”
            Stüdyodan “Vayyyy!” sesleri yükseldi. Bu yanıt sunucunun da hoşuna gitti. Tatlı tatlı genç kıza baktı:
            “Nasıl biri senin içini ısıtır?”
            “Bilmem ki, herhalde gördüğüm anda ısınırım.”
            “İlk görüşte aşk diyorsun yani?”
Banu hafifçe başını eğdi. Sunucu tatlı bir çocukla karşılaşmış gibi ona sevgiyle baktı:

Zeynep…

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

Zeynep beş yaşında,  yüzündeki tüyleri koyu renkli ve çok belirgin… Bıyık tüyleri bile var. İki kalın kaşı arasındaki boşluk da kıllı. Babası bu yüzden ona Recep İvedik lakabını takmıştı. Hatta bir seferinde yüzünün kalan yerlerini ayakkabı boyası ile boyayarak, onun Recep İvedik’e ne kadar benzediğini hepimize ispatlamıştı. Gerçekten de onun küçük bir versiyonuydu.

Sokaklar babam kokuyordu

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

Annem, bir sabah kahvaltıda büyüdüğümü söyledi. Ne çok sevinmiştim. Gerçekten de boyum uzamış, ayakkabı numaram büyümüştü. Babasızlığım gibi…
Artık okullu oluyordum… Annem beni önce bir mağazaya, ardından da kırtasiyeye götürdü. Okul çantası, defter kalem, silgi, kalemtıraş aldık. Çok mutlu oldum. Silgimi iğneyle deldi, arasından ip geçirdi. “Boynuna tak, sakın kaybetme” diye de tembih etti.

Bilinmeze Doğru

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

 Oda karanlıktı. Elini duvarda gezdirerek elektrik düğmesini arayıp buldu. Oda bir anda ışığa boğulunca gözleri kamaşıverdi birden. Gözü duvar saatine gitti, saat dördü biraz geçiyordu. "Neredeyse gün ışıyacak, sabah olması yakındır." diye geçirdi içinden. Aynada kendini gördü. İyice yaklaştı aynaya. Kendi suretine boş ve anlamsızca baktı. Şaşkınlığı hâlâ üzerinde gitmemiş duruyordu... Saçları yer yer beyazlamıştı. Oysa daha genç sayılırdı, yirmi altısını yeni bitirmişti. Kulağına yapıştırdığı telefonu fark ettiğinde, indirdi yerine bıraktı.

Balık Adam

Deniz Faruk Zeren kullanıcısının resmi

“Saatim düştü. Kırıldı”. “Yalancı zamanlarda yaşıyorsun sen zaten” dedi Latif usta saati soran adama. Adam kırıldı nedense bu cevaba. “Vazgeçtim” dedi, “yaşamaktan” Boyacı çocuk inledi, “boyarııızzz”, simitçi ağladı “taze gevreeek”. Latif usta çekici salladı. Çekiç utangaç bugün. Saati soran adam çıkıp gitti. Yürüdü başıboş. İşsizdi. Yalnızdı. Açtı. Sigarasızdı. Uykusuzdu. Terk edilmişti. Hiç sevilmemişti yahut. Elleri cebinde aşağı, sahile indi. Deniz dingindi. Başıboştu. Oturdu bir kenara. Ellerini cebinden çıkardı. Elleri soğuktu. Elleri paslanmış demir gibiydi. Denize daldı gözleri. Dinginlik beynini kemirdi. Pulları pırıl pırıl nefes nefese kalmış bir balık çıktı sudan. “Merhaba” dedi balık neşeyle.

Çocuk Gelinler

Gülefer Cambaz Savran kullanıcısının resmi

“Yaşın kaç senin?” diyordu kadınlardan biri.

“Zorla mı verdiler seni?” diyordu bir diğeri.

O susuyordu. Yanında ablası olduğunu söyleyen zayıf, yüzü sivilceli kız kendini cevap vermek zorundaymış gibi hissediyor, onun yerine her soruya bir karşılık veriyordu.

“Babam sordu, o da kabul etti zorla verilmedi” diyordu, “biz de böyle güzel kızları pek tutmuyorlar. Hemen başını bağlıyorlar. Ben de on yedisinde evlendim. Ne var ki bunda?” Evli olmanın verdiği gururla kendini güzelden sayıyordu.

Deniz Gezmiş

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

Gürçeşme Ortaokulu olağan bir gün yaşıyordu, neredeyse tüm öğretmenler ve öğrenciler üzgündü. “Kahretsin!” diye isyan ediyor, “Deniz Gezmiş Sivas Gemerek’te yakalanmış” diyerek şaşkın bir hâlde okulun bahçesinde bir uçtan bir uca gidip geliyordu.  Aramızda “Asarlar onu, sağ koymazlar” deyip ağlayanlar, burnunu çekenler vardı.

SADIK DEDE VE BERİSİ - 2

Ali Rıza Aksın kullanıcısının resmi

Boyun kırıp, gitti fukara. Ağlaya ağlaya... Sütü memesinde kaldı malın. Koyundan koyun, inekten inek kırıldı. Anlayacağın virane oldu ev. Edem gitti, yüzüne bile bakmayacağı bir kızla evlendi. O, Kızlarmeydanı'na, bense Kelo'nun yurduna yerleştim. Ben Urum'un bacısı Basse'yi, o da bizim Elif'i severdi. Büyükler önayak olup berdel ettiler bizi. Karım; incik boncuk, peynir, çökelek satarak geçinen Mahmado’nun (Müftü‘nün oğlu) kızıydı. Mahmado deyip geçme, Karacoğlan gibi adamdı. Oturup türkü mürkü dizmez, hazır cevap bir aşıktı. Ana tarafını bilmem ama baba tarafı Tapo Ağa‘ya dayanırdı.

SADIK DEDE VE BERİSİ - 1

Ali Rıza Aksın kullanıcısının resmi

Yine böylesi bir gündü. Sekiz saatlik bir yolculuktan sonra eve yetiştiğimde alaca karanlıktı. Annem, ineğini sağmış, tavuğunu, püssüğünü doyurmuş, merdivene oturmuş, babamın türbesini gözetliyordu. Gün aşmış, Ziyaret Tepesi'ndeki kayaların silüeti gözüküyordu. Geç vakte kadar oturduk. Sonra odamdaki yatağıma çekildim. Çatıya yüklenen rüzgâr, anaforlar yaparak acayip sesler çıkardı. Yağmur, yufkaya serpilir gibi kiremitlere döküldü. Köpekler, acı, uzun ulumalarına ara verdiler.

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Öykü beslemesine abone olun.