Öykü

Kaçak Gecekondu 3

Şenol Durmuş kullanıcısının resmi

Roman vatandaşlardan sonra Kasımpaşa’da ikinci ağırlıklı nüfus oranını Karadenizliler oluşturmuştur. Bu da uzun adam için çıkmış olduğu bu yolculukta büyük bir insan yığını desteğidir. Uzun adam başta olmak üzere günümüz din âlimlerinin büyük çoğunluğu bir yana en iyi vaaz veren hocalar bir yana en iyi konuşmacı siyasetçiler de da bu bölgeden çıkmıştır. Bu acaba bir bölge insanına has bir yetenek miydi? Bu yeteneğin sırrı geçmişten geliyordu. Rum Pontus İmparatorluğu döneminde Avrupa’nın en iyi papazları da bu bölgeden çıkıyordu.

Memleketimde Manzarlar 2

Ali Rıza Aksın kullanıcısının resmi

Pazarcık'tan Narlı'ya hareket ettim. Narlı'da topu topuna bir kırtasiye var. Sahibi, ticari nedenlerden dolayı siparişe yanaşmadı. ''Abi alırım ama satamam.'' O gece Narlı'da, akrabam Veysel Çakı'nın evinde kaldım. Veysel Çakı, Alevi Halk Edebiyatı'nın yetiştirdiği iyi bir mutasavvıf. Gece geç vakte kadar sohbet ettik. Sabahleyin çocukluk arkadaşım Mahmut Çarman'la buluştum.

Ah İbrahim/ Kara Gözlü İbrahim/ Göklerden mi Geldin?/ Yıldızlardan Mı?

Vildan Sevil kullanıcısının resmi

Güllü, sağ koltuğunun altına sıkıştırdığı, avaz avaz bağıran, kıyameti koparan İbrahim’i kucağıma fırlatırcasına bırakıyor. 

Ranzanın alt katında, sırtımı yastığa dayayarak oturmuş kitap okuyorum. 

Kadınların bağrış çağrışı, şakalaşma, kavga, tencereye vurularak çıkarılan dümbelek eşliğinde şarkı türkü sesleri… 

Bangır bangır bir TV, kadınların ellerindeki radyolar… 

Bunalan, istekleri bitmeyen çocukların ağlayışları, oyun çığlıkları, kahkahaları… 

Bir cümbüş, bir cümbüş… 

Kaçak Gecekondu 2

Şenol Durmuş kullanıcısının resmi

Sonrası malumunuz çöküş ve geriye dönüş seferleri başlıyordu. İstanbul’un fethinde de köylülere söz verilmesine rağmen şehir alındıktan sonra hiçbir köylü şehre sokulmamış geriye memleketlerine davul zurnayla yollanmıştı. Bin yıllık bir krallık otoritesini yıkan mavi gözlü adam 1923’ten sonra İstanbul’un kapılarını köylülere açmıştı. Yüzlerce yıldır İstanbul hayaliyle yanıp tutuşan köylüler nihayet yola çıkıyordu. Yine padişahlık dönemlerinde olduğu gibi bir yolculuk başlıyordu. Ama bu defa ellerinde herhangi bir kılıç ya da balta yoktu.

DİL ATEŞİ

Muzaffer Oruçoğlu kullanıcısının resmi

Ölümünden iki ay sonra, onu onun diliyle anlatmak, dolayısıyla kendimi, yani ömrümün özünü özetini, yaşadığım her anın, her ayrıntının bastırılmış hesapsız hürriyetini anlatmak isteği, karşı konulmaz bir güçle benliğimi sarıp sarmaladı. İçimde zaten çocukluğumdan bu yana, özellikle okul sıralarında kendimi kendi dilimle başkalarına anlatamama gibi düğümlenmiş kör bir sıkıntı vardı. Beni günün ve tarihin dışına iten bu habis sıkıntıdan, yazarsam kurtulacağımı sanıyordum.

Kaçak Gecekondu

Şenol Durmuş kullanıcısının resmi

"Kardeşim bizimkiler Orta Asya’dan cümbür cemaat toplanıp buraya gelmiş. Zavallı Doğu Roma zaten çökmek üzere. Batı Roma’yı zaten Allah’ın belası orman kaçkını Almanlar mahvetmişti. Bizim insanımızı bilirsiniz. Düşene bir tekme bende atayım demiş. Sonra malumunuz onları bozguna uğratmışlar. Sonra oraya yerleşmişler. Şimdi bizimkiler hep çadırda yaşamaya alışmış köylü bozuntuları. Malazgirt’te ilk defa ev denen bir yapıyla karşılaşmışlar. Tek katlı, bazıları iki katlı, kilise, tiyatro gibi birçok yapı görmüşler.

Bir Ayrılık Şarkısı

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

 Elinde kumanda aleti, başladı kanallar arası gezinmeye. Bu uğraşı bir müzik kanalında şimşek gibi son buldu! Onu yıllar öncesine davet eden bir şarkı çalıyordu... Dondu âdeta! Nefesi daraldı. Derin bir iç çekti. Şarkı onu birkaç saniye içerisinde kendinden kopardı aldı yıllar öncesine, yetmiş sekizli yıllara götürdü. Ve özlem dolu bir gezintiye çıkardı. Hani şu 18 yaşlarında olduğu; kabına sığmayan, enerjik dönemini yaşayan, yarın bakışlı, özlemleri deniz, hasretleri okyanus olduğu zamanlara.

Sevgi’nin Üvey Ninesi,

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

İki katlı sırça yapılı eski Rumlardan kalma geniş bir bahçesi olan, alt katta oturma odamız ve mutfakla bir salonumuz vardı, üst katta üç odamız, birinde annem ve babam, diğerinde erkek kardeşlerim,  ötekinde ben, kız olduğum için şanslıydım, tek kalırdım. Fato geldiğinde onun koynunda yatmayı çok severdim, tüm sıcaklığını bedenimde hisseder babamın anlatılarında onu daha bir başka severdim..

Bahçedeki Tuvalet

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

Baktık derneğin kapısı açık, girdik içeriye. Kadınlar baş başa vermiş, aralarında neşeyle konuşuyor ve şakalaşıyorlardı. Birbirlerine takılmıyor da değillerdi bu arada.
Selam verip selam aldık ve bir köşeye iliştik. Kadınlar bizi görünce sohbeti kesip politik konulara girdiler. Kıymet Hala hararetle bir şeyler anlatmaya başlamıştı ki, annem sözünü kesti ve bize dönerek:
“Bakmayın siz bunun böyle sert konuştuğuna,” dedi. “Geçen sizden dergi almasın diye kızı Nesrin’i bahçedeki tuvalete kapatmış, üzerine de kapıyı kilitlemiş.”

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Öykü beslemesine abone olun.