Öykü

Der Kâfer -Böcek-

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

Der Tee gefiel ihm nicht... der Tee hatte ihm nicht geschmeckt... Er stellte seinen PC an, surfte im Internet, surfte in verschiedenen Webseiten, trotzdem verging die Langeweile, die er in seinem Innersten verspürte, nicht. Er loggte sich in das MSN ein, niemand war dort anzutreffen... Er warf einen Blick in die Zeitungen, die Nachrichten; die er las, machten ihn schwermütig... Er zog sich etwas an und rannte nach draussen, auf die Strasse, ein Enge Gefühl war ihm überkommen. Er ging aufs Geratewohl in eine Richtung.

Bektaş Amca

Ersoy Yıldırım kullanıcısının resmi

Bir Bektaş Amca vardı bizim oralarda. Babası çoban olanın, oğlunun da çoban olduğu bir zamandı. 16 yaşında başladığı çobanlığı babası öldükten sonra da sürdürdü. Köyümüzü çevreleyen 18 köy dâhil çobanlık yapmadığı yer kalmadı. Kabına sığmaz bir delikanlı olduğu zamanlar bile evlenmeye aday olduğu kapılardan kovuldu. Kimse, bir baldırı çıplağa kızını vermek istemiyordu. Yüzüne her kapanan kapıdan söylenen tek sözdü:

 “Ne biz duymuş olalım ne de sen istemiş ol!“

Sen Benim Annem misin?

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

Annesiyle uyumak isterdi. Özellikle kışın annesi küçük kızın yatağını ısıtana kadar birlikte yatarlardı.
Annesi hamileydi. Doğum yaklaşmıştı. Artık onunla yeterince ilgilenemiyordu. Erkenden sızıp kaldığı oluyordu. Biraz bu duruma üzülse de ne olup bittiğinin pek de farkında değildi küçük kız.
Sekiz kardeşlerdi. Talih'in kendisinden büyük ve en büyüğü on beş yaşında olan üç abisi, bir ablası ve kendisinden küçük üç erkek kardeşi daha vardı. Dokuzuncusu yoldaydı.

KİM GÂVUR!

Ali Rıza Aksın kullanıcısının resmi

''Kemal Ağa, babam anlatırdı. Fransız çekilip de ellik gâvuru kaçıncık, bizimkiler bunlardan birini yakalayıp sorguya alırlar. Adam bakar ki iş ciddi, gölüklerin üstündeki horantasına, 'Siz varın ben geliyorum' demiş.''
-Çıkar altınları!
-Ne altını, ne çıkarması?..
-Çıkar da kurtul!
Adam, şimdi bırakılacak olsa, avcunun içi gibi bildiği Ahır Dağı'ndan, Bazarcığa bakan dağlık yöreplerden, bilemedim Gökçayır'ın oralarda kafileye yetişeceğini düşünmüş. Bir umut, bir sevinç kaplamış içini. Kanını tükürürken sormadan edememiş,

Selo

Gülefer Cambaz Savran kullanıcısının resmi

Kampın dışına birlikte çıktık. Denizle ormanın iç içe geçtiği bu saklı koyda bir süre ağaçların arasından yürüdük. Sahile yaklaştığımızda Lili Marlen Türküsü karşıladı bizi. Ardından Ahmet Kaya’nın sesini duymak hüzünlendirdi beni. ”Hoşça kal iki gözüm” diyordu melodide. Ağaçların dallarını denize dokundurduğu o küçük koyda oldukça eskimiş olan beyaz bir karavan ilk dikkatimi çeken şey oldu. Biz yaklaştıkça o aracın uzun yıllardır yerinden kıpırdamadığını fark ettim. Lastikleri yarıya kadar toprağın içine gömülü ve etrafında ağaç dalları boy vermiş. Yüksek sesle türküye eşlik ediyordu.

Heykeller

Muzaffer Oruçoğlu kullanıcısının resmi

Kurtarıcı İsa Heykeli'nin dibindeki güvercine yem vereyim derken, heykel üzerime yıkıldı. Kollarını iki yana açan, otuz metrelik o dev düşüşten kafamı kıl payı kurtardım, soluk soluğa koştum. Yönü ve tiyneti bulanık, serkeş bir uğultunun içinde buldum kendimi. Kalemlerini pazara ve kargaşaya kaptıran bir yığın türedi yazarla binlerce Volgogratlı insan, 27 metrelik Lenin heykelinin boynuna geçirdiği zinciri çekiyordu. Ne olduysa zincir koptu birden, boynuma dolandı. Soluğum kesildi, kalbim daraldı.

Necat'ın Böreği!

Necat Orhan kullanıcısının resmi

Bir dilim ekmeği ile katık edeceği dolabını açıp baktığında maalesef hafta sonu alışveriş etmediğinden ne peynir ne de başka bir şey bulabildi. Yıllarca dolabında sakladığı -kendi ürettiği- zeytinlerden birkaçı ile de akşamı atlatacağını düşünmüş olacak ki, zeytinleri çıkardı, yanına bir de domates doğrayarak masaya yerleştirdi, sonra ekmek sepetinden plastik torbaya sarılı ekmeğini çıkardı, çiçeklendiğini görünce, “neyse” deyip, “ben de ekmeğim yoksa börek yapar yerim” diye mırıldandı.

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Öykü beslemesine abone olun.