Öykü

ŞEYTANIN EN ÇOK SEVDİĞİ ŞEY KİBİRDİR!

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

Ailelerinin durumu orta halliydi. Öyle her düğün için başka başka elbise alamazlardı. Bir yakınlarının düğünü olsa Selma Aysel'den, Aysel de Selma'dan elbise isterdi. Hatta ayak numaraları aynı olduğu için ayakkabılarını bile değiş tokuş ederlerdi. Birbirlerine iltifatlar yağdırırlardı. Evlerinin önündeki bahçeye oturup çeyiz yaparlardı. En güzel dantellerden örtüler örer bir köşelerine de sevdiklerinin baş harflerini nakşederlerdi. Sonra o harfleri birbirlerine gösterip kıs kıs gülerlerdi.

Babam Tütün Kokardı

Gülefer Cambaz Savran kullanıcısının resmi

 O, düşük omuzları ve kederli yüzü ile ağır adımlarla yukarı çıkarken bütün merdivenleri tütün kokusu sarardı.

Çocuk heyecanımı durduramaz koşup ona sarılmak isterdim. Her defasında eliyle “Dur” işareti yapar, ben biraz kırılgan, biraz sabırsız yanımdan geçişini izlerdim.

Saatler öncesinden odun ateşinde ısıtılırdı termosifonun suyu.
—Hoş geldin, derdi annem 
—Hoş bulduk. Suyu hazır ettin mi?
—He, hazır sen yukarı çık hele.
—Bu kılıkta içeri girmeyi istemediğimi biliyorsun, üstüm başım ter ve tütün kokuyor.

Kan donması

Muzaffer Oruçoğlu kullanıcısının resmi

Filistinli karısını ve kızını getirememenin verdiği acı ve endişeyle mırıldanıp duruyor.

"Bundan sonra roman yazabileceğimi sanmıyorum. Gazze bana, Nazi uçaklarının ve kara birliklerinin gerçekleştirdiği Varşova yıkımını anımsattı. 340 hektarlık alana tıkış tıkış sığınan Varşova Gettosundaki 500 bin Yahudi’nin durumunu görür gibi oldum. Oradaki ünlü Yahudi direnişini ve sokaklardaki cesetleri görür gibi oldum. Kanım dondu."

Mutluluk Zinciri

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

Bir gün görmese özlerdi. İçeriden gelen '”kim o?” sesine, Necla bebeğinin ağzıyla “Biz geldik Zahide Teyzesi”' dedi. Zahide kapıyı açtı. O mavi gözleri kırmızıya karışmıştı. Belli ki gece hiç uyumamış ve ağlayarak sabahlamıştı. Yine de tatlı gülümsemesiyle Necla’yı içeriye buyur etti. "Hoş geldiniz"
Necla telaşlanmıştı, kapının önünde “hoş bulduk” demeden:
"Hayrola arkadaşım, bu halin nedir böyle?" dedi.

Çocukluğum/ Zeynep Anne

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Sokakta oturmuş beni dikizleyen şaşkın gözlere inat demir kapıyı aralayıp içeriye geçiyorum.

Etraf sonbaharın tüm izlerini taşıyor. Babamın günlerce uğraş verip diktiği tüm meyve fidanları kocaman ağaç olmuş. Evin boyası hala aynı, duvara kazınmış ismimi görüyorum, sonra kömürlüğün içindeki kırmızı patlak plastik top, hemen yanında kapkara olmuş bir defter içinde benim yazım. Ne çok zaman oldu oysaki ama hala duruyor her bir tarafta izlerim. Hiçbir ayrıntıyı kaçırmak istemiyorum. Heyecanlı bir aşk filmi izlercesine kaptırıyorum kendimi geçmişimin filmine.

Kıvırcık Saçlı Esmer Çocuk

Berivan Yıldız kullanıcısının resmi

Öyle hayatlar vardır ki, bunlara ait bir anlatıyı her dinlediğinde insan, o dinleti parça parça büyür ve büyüdükçe, zamanla insanı da boğar gider. Hele bunu anlatan bir anneyse acı verse de bir ninni veyahut bir masal gibi dinletir kendini sana. Benim ninnim ''dandini dandini dastana danalar girmiş bostana...'' değildir. Benim ninnim Delil'in ninnisi’dir.

    Delil ninniyle başlar masalla devam eder. Delil'in ninnisi ''delîle dilan şer e ser çiyan'' masal gibi, düş gibidir.

Askerlik Günleri/ Hıdır Dulkadir

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Dersim direnişinin –38– bittiği yıllardı. Memedê Mıstefayȇ  Samali ile Pir Alibava kuş uçmaz kervan geçmez, Gomê Khuresu vadisindeki kömlerde yaşıyorlardı.

Günlerden bir gün, Duzgın Bava Dağı’nın eteğindeki keçi yolunda, Nazımiye kazasından gelip Kıl Köyü’ne giden bir yolcu uzaklarda avazı çıktığı kadar bağırdı.

’’Alibava Alibava, Pirim Alibava, sesimi duyuyor musun?’’

Pir Alibava duymadı.

Yolcu yine bağırdı.

Pir Alibava sonunda duydu.

’’Buyur kirve ne diyorsun?’‘

’’Dinle beni” dedi, yolcu. “İyi dinle sana hayırlı haberlerim var.’’

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Öykü beslemesine abone olun.