Öykü

Zum Wohl -Şerefe-

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

İki hemşire altımdaki tekerlekli yatağımı asansöre taşıdılar. Oradan zemin kata, ameliyathaneye… Kısa boylu, esmer tenli, tıraşlı yüzüyle biri gördü beni. Yatağın üzerine asılı levhada ismimi okuyunca, sordu:
‘‘Dersimli misin?’’
‘’Bir yanım Dersimli’’ dedim. Gülümsedik birbirimize.
Narkozcu kadınla göz göze geldik. ‘‘Narkozu belden aşağı yapın’’ dedim.
‘’Olmaz.’’ dedi kendinden emin bir sesle. ‘‘Dayanamazsın.’’
‘‘Daha öncekilere dayandım ama.’’

ESKİ CEKET

Ali Vafi kullanıcısının resmi

Başka bir şair lafa karıştı:
-Bu ceket o lanetli ceket midir?
Bir başkası:
-Hayır, bence bu beyaz cekettir.
Arkadaşlarım böyle söyleyince ceketime baktım. Ceketimin hiçbir kusuru yoktu. Sadece biraz eskiydi ve rengi kaçıktı.
Arkadaşlarımın gözlerine bakarak:
-Evet. Dedim.
Şairler toplantısından sonra, binadan dışarı çıktık. Bir sigara çıkarttım. Arkadaşım onu benden aldı, kendisi yaktı.
Sinirli bir şekilde:
-Sen başka bir sigara yak. Dedi.

Otobüs/ Yavuz Aközel

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Yol boyu arabalar gelip geçiyor, kadınlı-erkekli insanlar bisikletler, motorlar, seyyar satıcılar çocuk arabalı anneler, omuzuna boyacı sandığını asmış boyacılar,  tüm acı ve kederleri - çok az da olsa- sevinçleri yüklenmiş bir dünya gelip geçiyor. Adam kederlerinin sessizliğinde öylece sonsuzluğu gözler gibi, bir ağıtın gizemli vokalini dinler gibi tezgâhının yanı başına oturmuş ve bu resmigeçit yapan dünyaya dalmış, gitmiş.

Sahile Vuran kelebek

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

 
Baba, Aylan’ı (Alan) anne de diğer çocuğu Galip’i kucağına almış, izdihamdan yıkılmış tel örgüleri geçerek Suruç’a ulaştılar. Ortalık mahşer yeri gibiydi. Galip dört, Alan iki yaşındaydı; güleç yüzlerinin yerinde ne olup bittiğini anlamadıkları bir korku vardı. Suruç’ta bir mülteci kampına yerleştirildiler. Günler sonra çocuklarının gülen yüzleri anne ve babanın çektiği tüm acıları bir nebze de olsa unuturuyordu.

Zehir

Muzaffer Oruçoğlu kullanıcısının resmi

Kocaman bir çocuk yüzü belirdi pencerede. Ve aniden silindi.

Sesim, TEK’leyerek Batı Yakası’ndan geldi. Şahin avazı gibi berraklaştı gök kubbe. Birbirlerini iç içe doğuran tınıların odak noktasındaki gölgeye doğru ilerledim. İçtiği feyz cürasıyla, kendi yüreğinde barınmayı ahlak haline getiren Barak Baba’yla karşılaştım birden. İşaret parmağını kaldırdı,

“Zehir seferberliği var, benim gibi giyin,” dedi.

Dənizdə boğulan ümid

Elmeddin Rahiboğlu kullanıcısının resmi

Cahidə görə bu gün onun üçün , mükəmməl bir başlanğıc olsa da, Səma olacaqlardan xəbərsiz idi.
Səma, sahildə idi. Telefonu çaldı,
Əvvəlcə açmaq istəməsə də, fikrindən daşındı.
Son anda düyməyə basdı və
-Alo, Səma, vacib bir işin çıxmadısa, mesajda yazacağım ünvana gəl.
-Alo, Mən, mən, bir az halsızam. Sahildə oturmuşam. Bəlkə başqa gün?
-Yox, qətiyyətlə israr edirəm. Tamam, orda otur çatıram.
Qısa bir zaman kəsiyində , Cahid özünü yetişdirmişdi.
Səma, Cahidi görən kimi ona sarıldı və hönkür-hönkür, ağlamağa başladı.

Mudurnu Kul Çöreğinin Hikâyesi

Kamuran Esen kullanıcısının resmi

En küçük erkek kardeş, söğüt dalından yapılmış düdüğü öttürüyor, düdükten çıkan ambulans sireni gibi ses, evdekilerin kulaklarını tırmalıyordu. El becerileri gelişmiş olan büyük kız; dokuma peşkirin(havlu) kenarlarına, dekoratif düğümler atarak saçak yapıyordu. Anne,  “Kızım, aman dikkat et, sakın ola ki yanlış düğüm atma, sonra çözemeyiz,” diye kızını uyardı. 

Ah küçüğüm seni de annesiz bıraktılar

Ahmet Bakır kullanıcısının resmi

Marmaris’te annesiyle birlikte yaşıyordu Melis daha on dört yaşındaydı. Masumiyeti yüzündeki gülüşünde dururdu her annesiyle göz göze geldiğinde. Annesi saçlarını okşamaya, taramaya doyamazdı hiç. Her annesine sarıldığında gözlerinin içine dünyanın en güzel sabahları düşerdi. O akşam hava çok sıcaktı, Melis’in o küçücük ve güzelim yüzünde tomurcuklar halinde terler oluşmuştu. Annesine “Anneciğim hava çok sıcak, balkonda uyuyalım mı?” dediğinde, annesi gülümsemeyle karşılamış sesini çıkarmamıştı. Tek varlığıydı, dünyasıydı Melis. Akşam balkona serdikleri yatağa uzandılar birlikte.

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Öykü beslemesine abone olun.