Sibel Karakız ağ günlüğü

ANAMA

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

Elimi omzuna sardığın
Kucağında sevginle ısıttığın
"Mis kokulum" diye içine çektiğin
O günleri özledim anam
Hani diğer çocuklarla kavga ettiğimde,
O çocukların anneleri beni kovaladığında
Haksız dahi olsam,
Veya bir şeylerden korktuğumda
Korur kollardın ya
Yine çok korkuyorum
Yine Anam seni çok özledim
Nasıl bıraktın beni anam
Kimlere emanet ettin
Bil ki ihanet ettiler emanetine
Geri dön Anam
Hayatla kavgalıyım
Koru sakla beni arkana
Savaşma gücüm kalmadı
Kolla beni Anam

Sinem ve 12 Eylül

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

Onlarla bir öğretmen gibi değil de bir arkadaş, bir abla gibi olmuştu. Fizik öğretmeniydi. Fizik dersini hiç sevmeyen öğrenciler dahi ona mahcup etmemek için daha çok ders çalışıyor, notlarını yükseltiyorlardı.

Bu arada 12 Eylül Askeri Darbesi oldu.  Apar topar evler basılıyor, öğrenci, işçi, memur, yaşlı, genç gözünün yaşına bakmaksızın ve hiçbir açıklama yapılmaksızın evlerinden zorla alıp götürüyorlardı askerler tarafından. Bu durumda insanlar birbirlerini gammazlıyor, birbirlerine güvenmiyor ve herkes birbirlerine şüpheyle bakıyorlardı.

Annelerin âlâsı…

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

Çünkü kendisi çektiği çilelerden dolayı gönlünü küstürmüş, gülmeyi unutmuştu ne yazık ki. Bundan pişmanlık duyduğunu çok iyi vurgulamıştı. Her gün evlat acısına yanar tutuşur, ağıtlar yakardı. O ağlarken ben dizlerine başımı koyar sessizce onu dinlerdim.

"Dert yüküyüm dert yüküyüm Derdimi kime dökeyim Gönül yorgun, Karakız küçük Derdimi kime dökeyim"

Bir hata bin emeği götürür

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

1989 yılında Bulgaristan’dan Türkiye’ye gelen serbest göçmenlerin arasında yeni evli bir çift olan Sabahattin Bey ve Hasibe Hanım da bulunmaktaydı. O dönemde göç edenlerin büyük bir bölümü daha önce Türkiye’ye göç eden akraba veya komşularının yoğun olduğu bölgelere kendi imkânları ile yerleştiler. Sabahattin ve Hasibe Bursa'ya yerleştiler. Akrabalarının desteği ve yanlarında getirdikleri bir miktar nakitle küçük bir ev kiraladılar.

küçük kız sevgi kokar

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

Zaman akıp gitmişti. Gece yarısını çoktan geçmişti. Okumayı çok severdi; kâh gazete, kâh kitap ne bulursa okumaya bayılırdı. Kim bilir belki de kitap okumanın yasak olduğu o yetmişli yıllarda, okumak ona daha cazip geliyor da olabilirdi. Haksızlık etmemek lazım, dayısının evinde yaşayan Küçük kız, dayısının da gece geç saatlere kadar gazetelerini okumayı bitirmeden uyumamasından etkilenmiş de olabilirdi.

Herkes uyumuştu çoktan.

Nermin ve Kemal'in AŞKI

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

 Liseyi bitirdiği yıl, Trabzon'da bir üniversiteyi kazandı. Sevincini annesiyle paylaşmak istedi. -Babasını iki yıl önce kaybetmişti.- Yedi kardeşten en büyüğü ve de annesinin ilk göz ağrısıydı. Annesi ona çok düşkündü. Kocasının ölümünden sonra bu daha da yoğunlaştı. Kemal koşarak üniversiteyi kazandığını gösteren belgeyi annesine gösterdi: 

LİSEDE BİYONİK ZEKÂ, ŞİMDİ EV KADINI

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

Gözleri ağlamaklı oldu. Yanındakini tanıştırdı:
 "Eşim" dedi Tülay. Tokalaştık. Ben de kendimi tanıttım.
“Nasılsın arkadaşım?” dedim.
“İyiyim.” Dedi Tülay.
“Ya sen?”
“Ben de iyiyim.”
“Çoluk çocuk var mı?”
"Bir kızımız, bir de oğlumuz var.”
"Ne iş yapıyorsun?"
 "Çalışmıyorum, evde çocuklarımla ilgileniyorum"

ŞEYTANIN EN ÇOK SEVDİĞİ ŞEY KİBİRDİR!

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

Ailelerinin durumu orta halliydi. Öyle her düğün için başka başka elbise alamazlardı. Bir yakınlarının düğünü olsa Selma Aysel'den, Aysel de Selma'dan elbise isterdi. Hatta ayak numaraları aynı olduğu için ayakkabılarını bile değiş tokuş ederlerdi. Birbirlerine iltifatlar yağdırırlardı. Evlerinin önündeki bahçeye oturup çeyiz yaparlardı. En güzel dantellerden örtüler örer bir köşelerine de sevdiklerinin baş harflerini nakşederlerdi. Sonra o harfleri birbirlerine gösterip kıs kıs gülerlerdi.

Mutluluk Zinciri

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

Bir gün görmese özlerdi. İçeriden gelen '”kim o?” sesine, Necla bebeğinin ağzıyla “Biz geldik Zahide Teyzesi”' dedi. Zahide kapıyı açtı. O mavi gözleri kırmızıya karışmıştı. Belli ki gece hiç uyumamış ve ağlayarak sabahlamıştı. Yine de tatlı gülümsemesiyle Necla’yı içeriye buyur etti. "Hoş geldiniz"
Necla telaşlanmıştı, kapının önünde “hoş bulduk” demeden:
"Hayrola arkadaşım, bu halin nedir böyle?" dedi.

Değer yargısı ve aşk

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

Yaşanan istisnaların tekrarlanmaması için, buna karşı çıkmak gerekmez mi? İnsani duygular nasıl da değişiyor. Bunlara karşı gelmem eski kafalılıksa bunu seve seve kabul ediyorum. Yıllar önce şimdilerin çocuk saydığı, 15-16 yaşlarımda, yaşlı bir insanın eniştesiyle evlenmek zorunda kalmasını ve yaşadığı acıları büyük bir ilgiyle dinlemiştim. O hikâyede çok etkilenmiştim. En ince ayrıntısı dahi hâlâ aklımda…

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...
RSS - Sibel Karakız ağ günlüğü beslemesine abone olun.