Tiyatronun Unutulmaz İnsan(lar)ı[*]
“Seyirciyi rahatsız etmek istiyorum,” diyen Erdal Beşikçioğlu’na göre, “Ruh ve matematiktir tiyatro. Biri olmadan diğerinin anlamı olmaz…”
“Seyirciyi rahatsız etmek istiyorum,” diyen Erdal Beşikçioğlu’na göre, “Ruh ve matematiktir tiyatro. Biri olmadan diğerinin anlamı olmaz…”
Kapitalizmin Doğuşu
İnsanın bilinç ve düşüncesi; üzerinde yaşadığımız dünyanın güneş etrafında ve kendi eksenindeki döngüsüne benzemektedir. Nasıl ki bu döngüyle gece gündüz, yağmur, su, rüzgar ve sayılamayacak kadar olaylar meydana geliyorsa, insan düşüncesi de bunun gibi bir üretime sahip.
İnsandaki bu üretimsel çalışkan zeka ve düşünce; öce dini, arkasından tarımı bulmuştur. Daha sonra madeni para, kağıt, kağıt parayla birlikte mekanik araç ve gelişmiş tüccarlığı (Merkantalist) icat etmesiyle, kapitalizme giden yol açılmış oldu.
kadın proletarya rolünü oynar.”[1]
Hangisinden tutacağınıza
karar verin.”[1]
Lakabı Yunanca’da “köle”, “satın alınmış” anlamını taşıyan ve gerçek adı bilinmeyen O, tarihteki en tanınmış adsızlardan biridir…
M.S. 55 yılında Frigya’da Hieropolis’te (Denizli-Pamukkale civarı) doğduğu rivayet edilir. Çocukken köle olarak satılır ve Roma’ya getirilir. Burada felsefeye merak sarar. M.S. 90’lı yılların başında imparator Domitianus felsefeyle uğraşanları Roma’dan kovunca, Epiktetos da Nikopolis’e yerleşir ve orada da ölür.
Tecavüz ve tacizin cinsellikle en ufak bir alakası bulunmamakta. Kişiyi bu tür eylemlere iten dürtünün birinci sebebi, çocukluğundan itibaren sağlıklı bir aile ve ortamda yetişmeyip, fiziksel ya da duygusal travmalar yaşamasından kaynaklı.
İkinci temel sebepse, bireyin yaşadığı toplumun temel kültürü olan dinin ve bu dine bağlı oluşturulan ahlak yapısının, kadına ve insana bakış açışıdır. İfade edilen dürtülerin bilinç altındaki amaç kendince intikam almaktır.
Atılmış bir kâğıt üstünde değil yüzleriniz
saklanmış bir kağıt üstünde
saygıyla dörde katlı.
Parti ilkesi, yönetim kadrosu ile tabanı arasında hem yaşamsal, hem de düşünce bakımından birbirine tamamen zıt tek parti CHP'dir. Bu düşünceyi kanıtlayacak o kadar örnek var ki, hepsi sıralansa sayfalar yetmez.
CHP'nin kurucuları ve yolunu devam ettiren üst düzey yönetim kadrosunun büyük bir çoğunluğu, sınıfsal olarak kendilerini yukarıda gören yükseklik kompleksine sahip, “Bürokratik Oligarşik Burjuva Sınıfıdır.”
Zaman her şeyin ilacıdır fikri eskiden, çok eskiden her derde ilaç olmuş mudur, olmamış mıdır ayrıca bir muamma olmakla birlikte, şurası bir kesindir ki, her şeyin bu kadar gelişkin olmadığı dönemlerde bazı karanlık olguların zaman sürecinde gelişerek açıklık kazandığı bir gerçektir. Ama, öte yandan geçen bu zamanın her derde ilaç olduğu yine de kesin bir bilgi değildir. Çünkü zaman dizginlenemeyecek kadar akıp giden bir süreç iken, içinde geçen işler, olaylar, düşünceler, duygular da hiç durmadan gelişip, değişiyor.
Fakir Baykurt’la ilk tanışmam Hollanda’ya geldiğim 1985 yılında bir toplantıda olmuştu. Kitaplarını okumuş, ama o güne kadar kendisiyle karşılaşmamıştım. Fakir Baykurt, bir grup arkadaşla çıkarttığımız Sesimiz gazetesi için söyleşi yapma isteğimizi bir kez geri çevirmiş, bir söyleşimizde de beklentilerimizi karşılamamış olmalı ki, bir arkadaşımız gazetede, “Kitapları okunması gereken, ama dinlenmesi gerekmeyen bir yazar” gibi bir cümle kullanmıştı onun için.
“Kusura bakmayın Doktor Bey benim de çalışmalarım var, kendimi yazılarıma vermem gerekli,” diyerek telefonu kulakları tırmalayan o çığırtkan ses tonuna rağmen sesli halde açık tutarak masamın üzerine koyup o anki yazıma konsantre olarak yazmaya devam ederdim…
Çok ama çok sonra öğrendim… Meğerse Sırtlan, Paris’te tanıdık çevrelerden Kendal Nezan ile akraba olduğumuzu, onunla birlikte Kürt Enstitüsü’nü kurduğumuzu, ama daha sonraki yıllarda yollarımızın ayrıldığını öğrenmiş. İşte bu yüzden hep Kendal’e saldırı içerikli hikayeler anlatırdı: