Acı Kokuyordu Cemile
"Kahrolmak, buna denmez mi?" diye soruyordu. Gördüğü her canlıya...
"Kahrolmak, buna denmez mi?" diye soruyordu. Gördüğü her canlıya...
Abbas’ı yol çatısındaki komşu mezra köyün yakınına bıraktılar. Teşekkür edip yoluna yollandı. Kendi köyü bir yarım saat uzaklıktaydı. Hızlı yürüse on beş, bilemedin yirmi dakikada evde olurdu.
Zamanında, şöyle cumhuriyet öncesine kadar Ermenilere ev sahipliği yapmış bu komşu mezra, şimdi Kızılbaşların yaşam alanı olmuştu. Bir yüz sene sonrasının buraların yeni sahiplerini kim bilir ki kim olurdu? Bu topraklarda bu zamana kadar yaşamış ve şu an yaşıyor olan insanların dinleri dilleri farklı olsa da; aynı kaderi paylaşıyorlardı, yoksulluk !..
Neyse ki Bahnhof yakındı. Valizimi çekeleyerek gittim. Otobüslerin kalktığı alan açık olduğu için, kapalı alana yöneldim. Salona geçtim, içerisi sıcacıktı. Beklerken oyalanıyor, duvardaki ilanlara bakıyordum. Gözüm duvardaki saatte. Otobüs saati yaklaşınca, ayrıldım oradan. Otobüs gelince binip Gossau’da Bahnhof’ta indim. Sankt Gallen’den kalkan trenin buraya gelmesine beş dakika kalmıştı. İsviçre’de günlük çıkan, ücretsiz dağıtılan 20 Minuten’i okurken tren geldi. Çift katlıydı. Alt kata geçip oturdum. Zürich’te tren değiştirmem gerekiyordu. Kontrolöre sordum.
. Eksen ekemiyorsun, biçsen biçemiyorsun. Bankadan kredi yok, selim ağa gibilerine var da sana yok. Her geçen gün evdeki ekmek küçüldü ki deme gitsin. Her şey ateş pahası, köyde kalsan ne olacak, ne boyun uzar, ne de bir baltaya sap olursun. Anca karın dokluğu, onu da nereye gitsen doyurursun. Bir kursak değil mi?" diye söylenip durdu yatağında.
Karnımızı doyururken burnumuzu çekmeye başladık. Gözlerimize dolan görüntülerden anlam çıkarmak belki de aşkla birlikte aynı anda tenimizle buluştu. Terimizden kazıdık kokumuzu ve şişeler doldurduk.
BİR İSHAK BUDAK HİKÂYESİ
Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Gecenin zift karanlığında ayın parıldayan ışığı gözlerime vuruyordu. Güneş yoktu artık, yeryüzündeki sıcacık ışığını çekmişti. On dakika boyunca belki de daha uzun bir süre ayın ışığını seyre daldım. Zihnim bana sesleniyordu. Bir şeyleri hatırlatıyordu sanki. Hatırlamadığımı fark ettim. Uykusuzluk çeke çeke bir hal oldum şu sıralar. Hele gecenin bir yarısı kalkmam yok mu?