Anılar

Senin Adın Ne?

Nural Yılmaz kullanıcısının resmi

Hoş; otuz beş yıl sonra şimdilerde bile, onca yeni ulaşım alternatifine rağmen süre halâ aynı ya, hadi neyse!
 
Binersin kırmızı belediye otobüsüne, ayakta itiş kakış, kıçına el atacaklar için yakada hazır bekleyen toplu iğneyle aşk yaşayarak, ter kokuları arasında varırsın okula.
 
Biz yine iyiymişiz aslında. Sadece kıçımıza el atardı it kopuk takımı. Onun da bir toplu iğneyle icabına bakardık.
Şimdilerde kıçının ellenmesine razı olacak nerdeyse kızlar. Tecavüzler, boğazını kesip canına kast etmeler!
 
Her neyse derin mevzular bunlar!
 

HEP BÖYLE KAL!

Nural Yılmaz kullanıcısının resmi

Müjde Ar'ın parladığı yıllarda herkes beni ona benzetirdi. Bu benzetilme çok da hoşuma giderdi. Bir şampuan reklamına çıkardı televizyonda.  Saçlarını havuzda özgürce sallayıp arkaya attığı bir reklamdı TV'de.
Yirmili yaşlardaydım. Saçlarım çok güzeldi. Hala güzel. Ben de saçımı sallayıp arkaya doğru atarmışım. Hem o halimi hem de yüzümü çok benzetirlerdi ona. Unutmamış Emel bunu.
 

Kerim Kardeşime

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

“Alo,” dedim.
“Tanıdın mı, ben Kerim Doğan” dedi.
“Tanımam mı kardeşimi?” dedim.
En son bundan on beş yıl önce Mehtap Mahallesi'nde Kahveler Durağı’nda karşılaşmıştık. Ayaküstü havadan sudan şeyler konuştuk ve geçen zaman içinde ben Almanya’ya oradan da İsviçre’ye geçtim. Onunla bir daha görüşemedik.
“Abin Neco'dan aldım numaranı,” dedi, “hafta sonu size gelmek istiyorum. Müsaitseniz?”
Konuşurken yanımda olan eşim telefonu kaptı elimden.
“Çok memnun oluruz Kerim,” dedi. “İstediğin bir yemek var mı?” diye sordu

Hiç düşündünüz mü biz niye böyle olduk?

Ali Cemal Türkmen kullanıcısının resmi

Bizim en büyük eğlencemiz sokaklardı; kapı önlerinde hep beraber oyunlar oynamaktı. Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani. O zaman Caferlerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık. Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, yine güle oynaya dönerdik… Servis aracımız yoktu. Gerçi servise verecek paramız da yoktu. Lükstü bizim için.   Çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna öyle dalardık. Annelerimiz ya da aile büyüklerimiz bu durumu bildiklerinden bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi.

 

Yeşil Zeytin

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

“Söyle Suzan Abla” dedi dernekten bir arkadaş. “Yapabileceğimiz bir şey varsa, neden yardım etmeyelim” dedi bir başka arkadaş.
“Salonumun badana zamanı geldi.” dedi, sargılı elini gösterdi. “Ben yapamıyorum, oğlum da burada değil… Ya bana bir boyacı bulun ya da siz kendiniz yapın”
“Suzi Suzi “ dedi annem, “gençler hallederler, meraklanma yardımcı olurlar ”
“Peki, boya badana yapabilirler mi?”
Annem kahkaha attı. “Hele sorduğun soruya bak!” dedi. “Duvarları yazan kim? Bunlar. Ellerinden fırçaları hiç eksik olmuyor ki. Suzi Suzi, antrenmanlı bu çocuklar…”

Məzlum yoldaşın ardından- Nəcməddin YALÇINQAYA

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Qısa vaxt kəsiyində hər kəsin sevgisini qazanmış və məhəllənin çilingər İbosu olmuşdu. Zarfatçıldı, parodiya istedadı çox idi. Çox sevdiyi dostlarını belə parodiya edər, dərnəkdəki hər kəsi güldürürdü.
İşgüzar adam idi. Ona ayrılan işi layigincə yerinə yetirərdi.
"Nəzəriyyədən başım çıxmır, mən praktika adamıyam"- deyərdi. Əsəbləşəndə üzü parlayardı. Amma əsəbi tez soyuyardı.
Dərnəyə bir gün basqın oldu. Polislər Məzlumu tutdu. Sorğudan sonra həbs etdilər.

Kendini Aramak

İshak Budak kullanıcısının resmi

Bir varız…
Sadece bir nefesle…
Yok olabiliyoruz…
Ya da yok olmayıp;
Sonsuza kadar farklı birine dönüşebiliyoruz…
 
Ben Kader,
Kendimi Ararken o’nu buldum…
Onu bulurken kendi solumu bulmuşum meğersem …
                                                                     
                                                                                      Bir İSHAK BUDAK hikâyesi…
Destansı bir Aşk’a ithafen,
 
2014 yılı,
Gece 03. 30…

Babanız ne iş yapar?” diye sordular, ben üç defa yalan söyledim!

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

Babamla tanışıklığım tüm bundan ibaretti.
Ortaokula başladığım gün okulu bırakmak istedim. İlk derse gelen öğretmen, herkese teker teker “Babanız ne iş yapıyor?” diye soruyordu.
Sıra bana gelecek diye korkudan kalbim küt küt atıyor ve ne diyeceğimi bilemiyordum. Biraz üstüme gelseler hüngür hüngür ağlayacağım. Ve sıra bana geldi:
 Ayağa kalktım, kısık bir sesle “Çiftçi” dedim ve yerime oturdum. Tüm öğrenciler birbirine yabancı gibi bakıyor, pür dikkat, herkesin babası ne iş yapıyormuş, merakla birbirlerini dinliyorlardı.

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Anılar beslemesine abone olun.