ÖYKÜLER

Renkli Ceket

Ali Vafi kullanıcısının resmi

Paltar (elbise) satan mağazanın önünden geçtik. Behzat bana mağazanın vitrinindeki kahverengi kot şalvarı gösterdi. (Ceket-şalvar)
“Bu kot şalvar, sana çok yakışır.” dedi. 
“Benim üzerimde o kadar param yok ki! Bu kışın ortasında 120 lirayı bu elbiseye verem.” dedim, “ gaz ve elektrik parası ödemezsem, ay sonunda kesilir yoksa. Bu kışı soğukta geçiririm…”
Yolumuza devam ettik… Sözün özü benim yüreğim de o paltara vurulmuştu. Ama param yoktu işte ne yapayım? Cebimdeki param ancak gaz ve elektrik parasına yetiyordu.
Yolda Behzad:

Bir hata bin emeği götürür

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

1989 yılında Bulgaristan’dan Türkiye’ye gelen serbest göçmenlerin arasında yeni evli bir çift olan Sabahattin Bey ve Hasibe Hanım da bulunmaktaydı. O dönemde göç edenlerin büyük bir bölümü daha önce Türkiye’ye göç eden akraba veya komşularının yoğun olduğu bölgelere kendi imkânları ile yerleştiler. Sabahattin ve Hasibe Bursa'ya yerleştiler. Akrabalarının desteği ve yanlarında getirdikleri bir miktar nakitle küçük bir ev kiraladılar.

küçük kız sevgi kokar

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

Zaman akıp gitmişti. Gece yarısını çoktan geçmişti. Okumayı çok severdi; kâh gazete, kâh kitap ne bulursa okumaya bayılırdı. Kim bilir belki de kitap okumanın yasak olduğu o yetmişli yıllarda, okumak ona daha cazip geliyor da olabilirdi. Haksızlık etmemek lazım, dayısının evinde yaşayan Küçük kız, dayısının da gece geç saatlere kadar gazetelerini okumayı bitirmeden uyumamasından etkilenmiş de olabilirdi.

Herkes uyumuştu çoktan.

Nermin ve Kemal'in AŞKI

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

 Liseyi bitirdiği yıl, Trabzon'da bir üniversiteyi kazandı. Sevincini annesiyle paylaşmak istedi. -Babasını iki yıl önce kaybetmişti.- Yedi kardeşten en büyüğü ve de annesinin ilk göz ağrısıydı. Annesi ona çok düşkündü. Kocasının ölümünden sonra bu daha da yoğunlaştı. Kemal koşarak üniversiteyi kazandığını gösteren belgeyi annesine gösterdi: 

LİSEDE BİYONİK ZEKÂ, ŞİMDİ EV KADINI

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

Gözleri ağlamaklı oldu. Yanındakini tanıştırdı:
 "Eşim" dedi Tülay. Tokalaştık. Ben de kendimi tanıttım.
“Nasılsın arkadaşım?” dedim.
“İyiyim.” Dedi Tülay.
“Ya sen?”
“Ben de iyiyim.”
“Çoluk çocuk var mı?”
"Bir kızımız, bir de oğlumuz var.”
"Ne iş yapıyorsun?"
 "Çalışmıyorum, evde çocuklarımla ilgileniyorum"

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
ÖYKÜLER beslemesine abone olun.